Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Dershanelere güneş doğmuyor

Her şey bir yana, dershaneler konusundaki tartışma sistem oluşturma konusundaki yeteneksizliğimizin, hatta aczimizin mükemmel bir ifadesidir. Hizmet grubuyla iktidar arasında girişilmiş bir mücadelenin parçası veya dışavurumu olabilir bu tartışma ama beni o açıdan hiç ilgilendirmiyor. İlgilendiriyor, o ayrı bir şey. Fakat bir eğitimci, bir üniversite yöneticisi olarak dershane konusundaki görüşlerimi, hukuki veya siyasi bazı mülahazaların ortasında veya arkasında kalarak ifade edemem. Düpedüz söylemek gerekiyorsa ben elbette dershane sisteminin değişmesinden, ortadan kalkmasından yanayım.

***

Ama bir kere daha söylemek bile abes, bu noktaya gelene, dershaneleri kapatana kadar eğitim sisteminin boydan boya, baştan aşağı değiştirilmesi gerekiyor. Bu, zecri, cebri bir kararla bir gecede ortadan kaldırılacak bir sorun değil. Bugün 1 milyon 250 bin dolayında öğrenci dershanelere gidiyor. Dershaneler, ilkokuldan liselerin sonuna kadar her düzeyde eğitimin paralel kurumu. O yoldan geçmeyen bir öğrenci kendisi için herhangi bir gelecek şansı görmüyor. İşin felaketi, dershanelere gidilmesini bizatihi hocalar ve eğitim kurumları teşvik ediyor. Dershanelerin bünyesinde yaşananlar da ayrı mesele. Okulların iyi öğrencilerine sağlanan imkânlar, giriş sınavlarında derece yapan öğrencilere verilen hediyeler, daha neler neler...
Bu iş o kadar dramatik bir noktadadır ki, lise sonlar fiili dershane yılına dönüşmüştür. Okullar öğrencilerin dershanelere gidip sınavlarda başarılı olması için getirilen, uydurma raporları bile bile kabul etmekte, adeta o yıl ders bile işlememektedir.
***

Böyle bir sistem olabilir mi? Üniversite sınavlarının genel bir sıralama yapmaktaki başarısı muhakkaktır. Ama bu bir bilgi değil beceri sınavı sonucudur. Sistem kendi matematiğini kurmuştur. Şu kadar bin soru çözen öğrencinin ilk bilmem kaçıncı gruba gireceği sabittir. Bu anlayış neticesinde analitik bir eğitim sona ermiştir. Oysa ona en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. Düşünün ki, bugün eğitimin meselesi çocukların öğrenmeyi öğrenmesiyle ilgilidir. Yüz yıl önce biçimlenmiş bilgiyi çocuğa hiç değişmeyecek bir sabite olarak kabul ettirmekten mürekkep bir eğitim sisteminin artık iler tutar yanı kalmamıştır. Bugün eğitim gerçekten de bir uyum sağlama meselesidir. Nedeni çok basit: çocuk daha okulu bitirdiği yıl edindiği bilgi eskiyebilecektir. Dolayısıyla sürekli eğitim diye bir kavram var. Dershane olacaksa bu maksadı matuf bir muhakemeyle olmalıdır.
Bizdeki dershanelerin böyle bir anlayışla ilgisi yok. Bazı gayet duygusal ve ilk kez duyulduğunda kulak tıkamanın imkânsız olduğu iddialar var. Örneğin ilk girişinde sınav kazanamayan çocuğun şansını ikinci kere dershanelere devam ederek kazanması. Ama elimizde bu çok kuvvetli ve duygusal iddiayı doğrulayacak bir araştırma yok. Hiçbir araştırma yok. Boş lafla peynir ekmek gemisini yürütmek istiyoruz.
Dershane endüstrisinin boyutlarından düpedüz bihaberiz. Dershanelerden okullar, okullardan üniversiteler doğuyor. Dershane öğretmenlerinin transfer ücretleri baş döndürüyor. Devam eden öğrencilerin yarattığı ekonomi, akıl almaz rakamlara erişmiş halde. Bütün bunlar ortada dururken ve hiçbiri sorgulanmazken dershanelere dönük müdahalenin sadece politik bir karar olarak nitelendirilip o mihverde kıyamet koparılması aklın alacağı şey midir?
***

Ama dershaneleri bir hamleyle kapatmak da öyle olacak iş değil. İş dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanı Gül'ün tespitine geliyor: dershaneleri oluşturan nedenleri ortadan kaldırmak. Başta söylediğim oydu. Yazının sonunda da onu söylüyorum. Bu, evvela üniversite sınavlarının kaldırılmasıyla veya içeriğinin, yapısının tamamen değiştirilmesiyle ilgilidir. Türkiye okullarında verdiği eğitimin niteliğini yükseltir ve o eğitime güvenirse gerisi kolaydır. Tamam tedrici olsun, gerekli tedbirler alınarak olsun. Ama böyle bir paralel eğitim çarpıklığına evet demek, onun önemini, faydasını savunmak dünyayı üstümüze güldürmektir. Belki de acınacak halimize güldürmektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA