Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEMAL KÖK

Dersimiz: Mayının zararları
Konu: Hayatta kalma teknikleri

Çoçuklar bugünkü konumuz mayınlar... Evet tarlada ya da evinizin arka bahçesinde birden bire ortaya çıkan ya da hani babanızın "Gitmeyin" diye yasakladığı arazilerde bulunan o uçan daireye benzeyen cisimler var ya, onlar. Bugün onları inceleyeceğiz.
Çocuklar bunlar sadece uçan daireye benzemezler, değişik boyutlarda onlarca mayın tipi vardır.

SAKLANBAÇ MAYINI: Çok 'akıllı' insanlar tarfından saklanan bu mayınlar genellikle yerin 4 santim altına gizlenirler. Dışardan bakıldığında asla görülmezler, yani fark etmek için boşuna uğraşmayın... Zaten fark ettiğinizde çok geçtir çünkü patlamıştırlar... Patlamasıyla beraber önce ayaklarınızı sonra gövdenizin üstünde ne bulursa onu parçalarlar... Yani onu bulduğunuzda ailenizi bir daha görme şansınız çok azdır..."

"Baba, babacığım neden ağlıyorsun... kızdın mı bana? Ne olur kızma, bak buradayım, bir şey olmadı korkma... Vallahi bir daha gitmeyeceğim oraya... Seni üzmeyeceğim... İlk kez görüyorum seni böyle... Hani babalar ağlamazdı... Sen söylemiştin... Baba neden beni böyle sarmışlar... Söyle onlara 'Oğlumu götüreceğim' de... Götür beni baba sıkıldım eve gidelim... Hem annem merak eder biliyorsun... Babacığım elimi tut gidelim... Baba elim, elim nerede... Baba beni ayağa kaldır... Ayağım ayağım, boşlukta gibi baba... Sakın anneme söyleme... Gitti, uzaklara gitti de... O da ağlamasın... Zeynep, Zeynep vardı yanımda... Baba ona ne oldu... Onun da babası ağlıyor mu... Yoksa o da... Baba güneş, güneş nerede... Bugün doğmadı mı?.. Ağlama ne olur ağlama baba... Yoksa, yoksa ben, ben öldüm mü baba?.." (Ahmet İmre, 12 yaşında; artık hiç büyümeyecek...)

YAKARTOP MAYINLAR: Evet çocuklar, bu bölümdeki mayınlar parça tesirli diye anılırlar... Bunlar biraz daha karışıktır. Öncelikle bu mayınlar bir kedi ya da kaplan gibi genellikle bir kayanın belki de bir ağacın üstüne yerleştirilirler. İnsan etki alanlarına girdiğinde, kurulan bir ip tuzağıyla harekete geçerler. Ve o insanları öyle bir vururlarki onları yakar, alev topuna çevirler...
SEKSEK MAYINI: Burada ise kanguru gibi sıçrayan mayınlarımız mevcut. Çocuklar bu mayın çok marifetlidir, hem de öyle marifetlidir ki tam iki kez patlar. İlk patlamayla ayağınız yerden kesilir aynı bir tramplene basmış gibi yukarı uçarsınız, ikincisi ise sizi havada yakalar rüya gibi uçarsınız gökyüzüne ama bir daha dönmemek üzere... Fark ettiğiniz gibi çocuklar bu mayınlar asla ayrımcı değildir. Din, dil, ırk, hayvan, insan, siyah, beyaz, anne, baba, kardeş, kız, erkek ya da çocuk, yaşlı ayrımı yapmazlar. Yaniiii mayınlar karşısında herkes eşittir.

"Ana, Mehmet çavuş az önce mayın taramaya çıkacağımızı duyurdu. Yine bütün arkadaşlar helalleşmeye başladık, malum gitmek var dönmek yok... Anacığım, bu mayın öyle bir kalleş ki inan, sanırsın insan yapımı değil de iblis boş zamanında zevk için yapmış. Ama merak etme herkesin son mektubu zulada, ocakçı Mustafa sağolsun emanetlerimizi sahiplerine ulaştırmaya söz verdi... Ana sana ne söylesem boş biliyorum. Dünyadaki en büyük acı evlat acısı.. Allahtan dileğim sana sabır vermesi... ne mutlu ki ben böyle bir acıyı yaşamayacağım, ama beni bağışlaki gözüm arkada kalmasın..." (Hakkari Çukurca'da kendi mayınlarımıza verdiğimiz şehitlerlerden Mehmet, 21 yaşında; ocakçı Mustafa, O'nun ve diğer 6 Mehmetçiğin zuladaki son mektuplarını analarına iletti...)

Sevgili okuyucu, bütün bunları yazmamızın sebebi belli, ülkemizin bir bölümü tam anlamıyla MAYIN TARLASI, bu bölgelerde mayın ve çatışma artıklarından ölen ve sakat kalan insanların çoğu çocuk, bizim çocuklarımız (bunu yazarken basma kalıp bir laf olarak değil içimde hissederek yazdığımı not düşüyorum, ne kadar önemli kestiremiyorum...) Türkiye, topraklarımızdaki mayınları temizleme konusunda uluslararası alanda uyulması gereken (Ottawa gibi) yaptırımları es geçiyor. Bu es geçme, 2010'da 94, 2011'de 50 insanı hayattan koparırken ailelerinin de yüreklerine söndürülemez bir ateş düşürdü. Ölenlerin çoğu hayal kuracak kadar bile büyüyemedi. Sakat kalan yüzlerce çocuk ve sivilin yaşamlarında bir patlamayla nelerin değiştiğini ne düşlerin nasıl kabuslara dönüştüğünü anlatmak, anlamak ise bizim için zor... Ama bu konuda devletin geçtiği 'es'i ve toplumun sorumsuzluğunu duyarlılığa çeviren kardelenler var: Toplumsal Duyarlılık Derneği... 2008'den beri Doğu ve Güney Doğu'da çaba sarfeden bu insanlar köy köy okul okul gezip çocuklara 'mayın ve çatışma artıkları'ndan korunma yollarını anlatıyorlar. Onların bu müthiş çabası geçen hafta devleti de harekete geçirdi. Diyarbakır'da Bakanlığın talimatıyla okullarda 'Bomba ve Silahların Tanınması' dersi verilmeye başlandı... Sonuçlarını göreceğiz... Ama biliyoruz ve diliyoruz ki aslolan mayınsız ve savaşsız bir Türkiye, dünya..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA