Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

İstanbul'un çürüyen güzellikleri

Geçen yazımda bu güzel eylül ayında İstanbul'u gezerken gördüğüm problemlere değinmiştim. "Yazacak o kadar konu var niye bunu yazıyorsun" diyenlere inat ben okurlarıma dört mevsimi bir arada yaşayacakları bu güzel ayda İstanbul'u gezme tavsiyelerine devam ediyorum.

***

Sevgili İstanbulsever okurlarım geçen yazıda da bahsettiğim gibi Kapalıçarşı'nın Mahmutpaşa Kapısı'ndan aşağı doğru Tarakçılar Caddesi'ne gelince sola dönün. O yolun sonunda "Büyük Valide Han"ı göreceksiniz. 4. Murad'ın annesi Kösem Sultan tarafından 1651'de yaptırılmış çok güzel bir han burası.
***

Büyük Valide Han'ın ortasında bir Şii Camii var. Üç avlusu da harap, bakımsız ve berbat. Oysa bu leşhanenin üst katına çıktığınızda göreceğiniz manzara muhteşem. Boğaziçi'ni, Haliç'i ve kadim İstanbul'u seyreyleyebileceğiniz bir yer. Buradan yandaki Bizans Eirene Kulesi'ni de görebiliyorsunuz.
***

Büyük Valide Han gibi tarihi bir mekân işletme olarak İstanbul'un aktif ve dinamik hayatına kazandırılabilir. Tarih ve kültür ancak böyle korunabilir ve İstanbul ancak böyle güzelleştirilebilir. "Tarihe sermaye bulaşmasın" gibi saçma ve salakça sözlerle İstanbul'un tüm tarihini ve kültürünü yok edecek barbarlığa hizmet edersiniz. Geçmişte de bürokratik ve devletçi zihniyet hep böyle yaptı ve İstanbul'u çürüttü.
***

Büyük Valide Han'ın Sağır Han denilen üçüncü avlusundaki Bizans Kilisesi de bugün tamamen çürümüş halde. Böyle bir rasyonel restorasyon modeliyle o kilise de aslına uygun şekilde yeniden yapılır ve 1000 yıllık tarih ayaklanır. İstanbulumuzda çürümeye terk edilmiş, yok olmaya yüz tutmuş daha böyle çok örnek var.
***

Önümüzde şöyle bir soru var: Büyük Valide Han'ı akıl ve mantık sahibi bir İstanbul sevdalısı kurtarmaya ve yeniden hayata dahil etmeye kalktığında ne tepkiler alacak? Ne küfürler yiyecek? Bu mekân çürümekteyken ses etmeyenler olası bir restorasyon projesini durdurmak için neler yapacak?
***

Bu soruları düşünmek başımı ve karnımı ağrıtıyor. Bizim gazetenin iki ustası Hıncal Uluç ve Haşmet Babaoğlu'nun da İstanbul meselesinde çok duyarlı olduğunu ve bu soruları sürekli sorduğunu bilirim. Daha da fazla sormalıyız ve gerekenin yapılması için daha çok yazmalı ve konuşmalıyız. Yarın da devam edeceğim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA