Dün de ifade ettiğimiz gibi Maliye Bakanlığı da FETÖ ile mücadele bağlamında çok kritik önem arz ediyor. Hem Maliye Bakanımız Naci Ağbal hem de Müsteşarımız Seyit Ahmet Baş'ın FETÖ şirketlerinin vergi kaçakçılıkları ve usulsüzlüklerinin üzerine daha kararlı gitmesi Cumhurbaşkanımızın da kesin talimatıdır. Hem Ağbal hem de Baş değerli adamlar ve FETÖ ile mücadelenin gereğini yapacaklarına eminim. Özellikle Büyük Ölçekli Mükellefler Grup başkanlıklarının FETÖ şirketleri üzerine çok daha kararlılıkla gitmesi ve üç büyük şehrin Emniyet Mali ve Organize Şubeleriyle ortak hareket etmesi zorunludur.
Bakan Ağbal'ın talimatıyla hem Muhsin Atcı hem Eren Yeşilyurt hem de Murat Olgun Türk polisi ve yargısıyla işbirliği içinde Türkiye için çok önemli işler yaparlar. Rutin ve yüzeysel vergi denetimleriyle değil çok daha detaylı incelemelerle FETÖ şirketlerinin örgütsel usulsüzlükleri ortaya çıkacaktır. Çünkü son 10 yılda bu şirketler ticari hayatta resmen terör estirdi ve FETÖ'nün gücüne dayanarak doğru düzgün vergi ödemedi. Soruşturulan FETÖ şirketlerinin Maliye envanterlerine KDV iadelerine Gümrük Bakanlığı ithalat ihracat beyannamelerine gerekirse yurtdışı firmalarının analizine Ticaret Bakanlığı DFİF belgelerine ve kapasite raporlarına bakılmalıdır. Yeni Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkçi'nin de FETÖ ile mücadelede kararlı tutumu olduğunu biliyorum. Tüfenkçi'nin gümrük il müdürlüklerine göndereceği 'Maliye MİT Emniyet ve Yargı'nın taleplerini karşılayın' yazılı talimatı da çok önem arz etmektedir.

İŞTE BELGELER

Hem Emniyet hem MİT hem de yargı camiasının Maliye ve Gümrük bakanlıklarından talebi İstanbul Ankara ve İzmir'e sadece FETÖ üzerine odaklanacak müfettişler göndermesidir. Üç büyük şehirde çökertilecek FETÖ şebekesi ile beraber zaten diğer şehirler de çözülür. Hem Maliye'nin hem de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın üç büyük ile müfettiş göndermesi ve bu müfettişlerin Emniyet ve yargı ile işbirliği yapması halinde FETÖ ile mücadelede somut gelişmeler olur. Cumhurbaşkanımız da devlet kurumlarının ortak hareket etmesi talimatını verdiğini ifade ediyor. Ağbal ve Tüfenkçi de FETÖ ile mücadelenin gereğini yapmalıdır ve yapacaklarına inanıyorum.
FETÖ ile mücadelede diğer önemli bakanlık Çevre ve Şehircilik'tır. FETÖ şirketlerinin hukuku göstere göstere çiğnediği alanlardan biri bu bakanlığı alanındadır. Biliyorsunuz her inşaat yapan şirket ÇED raporu almak zorunda. Eğer bu raporu almazsa astronomik ceza alıyor şirketler.
Geçtiğimiz 10 yılda FETÖ'nün gücünü arkasına alan şirketleirn çoğu ÇED raporu almaya tenezzül bile etmemiş. Bu raporu almadan inşaatlarını yapmışlar yasadışı şekilde lisanslarını almışlar. Yazımın internet versiyonunda bu olguya örnek bir olayın resmi belgelerini sunuyorum.
Şu an FETÖ kapsamında soruşturulan şüpheli Abdullah Kavuk isimli şahıs bu şekilde ÇED raporu almadan bir dolu iş yapmış. Bu şahsın bu yasadışı işlerini Emniyet ile beraber tespit eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şahsa 20 milyon TL ceza yazmış. Ardından mahkeme de bu cezayı onaylamış. Fakat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndaki FETÖ unsurları bu cezayı FETÖ şüphelisi Kavuk'a ödetmemek için devreye girmiş. Belgelerde göreceksiniz ki halen bu ceza ödenmemiş. Oysa hukuka göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hemen bu tahsilatı yapması ve eğer yapamıyorsa da haciz ve lisans iptali işlemlerini yapması lazım. Maalesef bu bakanlıkta da hala FETÖ unsurları etkin. Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanımız Fatma Güldemet Sarı'nın bakanlıktaki FETÖ unsurlarını temizlemeye kararlı olduğunu biliyorum. Fatma Hanım Cumhurbaşkanımızın en önemsediği konu olan FETÖ ile mücadelede gereken adımları atacaktır ve belgelerini koyduğum meselede hukuku işletecektir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın da sadece FETÖ şirketlerinin ÇED rezaletlerine dair müfettişleri yetkili kılması zorunludur.