Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

MİT'e düşen görev

Türk-Amerikan ilişkileri bir kez daha tarihi sınavdan geçiyor. Üstelik bu sınav, Türkiye'nin küresel oyun kurma kapasitesini belirleyeceği kadar, iç siyasi dengelere uzanacak sonuçlar da içeriyor.
Geçtiğimiz hafta farklı nedenlerle, Türkiye'den 5 heyet Washington'da idi. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Meclis Başkan Vekili Sadık Yakut, Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan ve ABD Dostluk Grubu Başkanı Suat Kınıklıoğlu.
Aktarımlara göre Türkiye'nin İran politikası Amerikan tarafında travma yaratmış. Örneğin, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon'a atfen dinlediklerimiz tablonun ciddiyetini ortaya koymaya yetiyor.
1- Türkiye'nin, AB'ye üyeliğini desteklemedik mi? 2- PKK'yı terör örgütü ve ortak düşman ilan etmedik mi? 3- Ekonomik sıkıntıya düştüğünüzde IMF-Dünya Bankası'nda devreye girmedik mi? 4- NATO'da müttefik değil miyiz? 5- Stratejik işbirliğimiz yok mu?
Bu sıralamayı, "Nasıl olur da İran'ın küresel barışı tehdit edecek güce erişmesine fırsat yaratırsınız?" tarzı sorunun izlemesi de sürpriz değil. Ve nihayet, "Başkan Obama göreve gelir gelmez İran'a, nükleer sorunun diplomatik yollarla çözülmesi isteğini yansıttı ama sonuç alamadı!" hatırlatması da Ankara'yı köşeye sıkıştırmaya dönük.
Oysa durumun farklı olduğunu Amerikalılar da biliyor. Türkiye, bölgesel bir savaşı önlemeye çalışırken, ABD tarafı Rusya ve Çin'i, İran'a yaptırım konusunda ikna etmeye çabalıyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın aldığı inisiyatifin sonuç verebileceği ise pek hesaba katılmıyordu. Muhtemelen Acem devlet deneyimi, ABD-İngiltere-Fransa-Rusya- Çin ve Almanya'nın kurduğu bloku görür görmez, Türkiye seçeneğine dört elle sarılarak manevra yaptı. Ama gerekçesi ne olursa olsun, "uranyum takası"na kapı açılması ve İran'ın, bir daha uluslararası toplumu kandıramayacağı denkleme hapsedilmesi diplomasinin zaferidir.

***

Hal böyle olmasına karşın ABD yönetimi ve etkili Yahudi lobisindeki "hayal kırıklığı" nın olası yansımalarını da düşünmek zorundayız. Çünkü bu duygusal tepki, genelde Türkiye'ye, özelde Hükümet'e bakışı etkileyebilir. Hatta Amerikalılar, BM Güvenlik Konseyi'ne taşıyacakları "İran'a Yaptırım Dosyası" na Ankara'nın "evet" dememesi halinde, "stratejik işbirliğini gözden geçirmeyi" savunacak uçlara savrulabilir. İşte o andan itibaren, yaklaşan seçim ortamı da gözetilerek Türkiye'de yeni ittifaklar kurulabilir. Alternatif siyasi oluşumların güçlendirilmesi adına "mubah" gösterilecek bazı faaliyetler ivme kazanabilir. Bu noktada, yeni MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve ekibine düşen öncelikli görev, içeriden ve dışarıdan yönelecek "psikolojik harekâta" karşı Türkiye'nin uyanık tutulması, karşı önlemlerin alınmasını temin etmek olmalıdır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA