Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Amerikan işi

ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone'nun tartışma yaratan açıklamasının arka planını yazmak farz oldu. Zira ortada ilginç bir durum vardı! "Hem azmettirme hali, hem de buna hazır diplomatik duruş..." Büyükelçi, görev süresinin sınırlı olmasını da hesaba katarak baş döndürücü bir mesai içinde. Türkiye'ye gelişi hayli sancılı olduğundan, Washington'daki boş vakitlerinde dersini çalışmaya zaman bulmuş. IMF'den ekonomi dersi almaktan tutun da medyanın iç dinamiklerine, sivil-asker ilişkilerinden, yargının yeniden yapılanmasına kadar her hassas başlığa mutlaka bakmış! Bu nedenle, yorumlarında acemilik aramak mümkünse de bilinçli tercihlerini göz ardı etmek mümkün değil. Ricciardone, büyükelçilikte yaklaşık 50 davetliden oluşan toplulukla buluştuğunda medyanın davetli profili şöyle idi:
"Sabah, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Zaman, Cumhuriyet, NTV ve CNN Türk..."
Büyükelçi ile sohbet etme arzusunu gazeteciler dile getirdi. Doğal meslek refleksi içinde hareket edildi. Lakin, Büyükelçi'nin konuşmasının nasıl yansıtılacağı aşamasında gelgitler yaşandı. Önce Ricciardone'nun "background" diye tabir edilen tarzda, bir tür bilgilendirme yaklaşımı içinde olacağı belirtildi. Sonra, "Bir Batılı diplomat" denilerek, dolaylı aktarımın tercih edildiği söylendi. Ve son noktada Büyükelçi, açık ifadelerinin "sohbet" olarak yazılmasını istedi. Sohbet sırasında bazı eksiklikler vardı. Zira Ricciardone, Türkçe bilmenin özgüveni içinde değerlendirme yapmaya başladı, arada İngilizce devam etti. Profesyonel tercümanı o sırada salonun bir başka köşesindeydi. Teyp kaydı ise yapılmıyordu.

***

Ricciardone'a ilk soru, OdaTv yöneticilerinin gözaltına alınması ile bağlantılıydı. Yani, tutuklanan simge ismin de yazdığı yayın grubu, Büyükelçi'nin topa girmesini sağladı. Soruya verilen cevap, sohbetin daha sonra kıyamet koparan siyasi etkileri açısından da dikkate değerdi. Öylesine tuhaf bir dil tercih edildi ki... Hem mesaj vermeyi amaçlayan, hem de gelebilecek tepkinin dozuna göre manevra yapmaya olanak sağlayan üslup söz konusu idi. "Hükümet basın özgürlüğünü destekliyor" diyen Ricciardone, bu tespiti ile tutuklamaların örtüşmediğine ilişkin yönlendirici sorudan uzak durmadı. "Anlamıyoruz" dedi. "Anlamaya çalışıyoruz. Bize yardım edin" diye devam etti. Basın özgürlüğü ile ileri demokrasi arasında evrensel bağ kurup, idealize laflar ederken, muhalif basının Türk halkı tarafından desteklendiğini de kaydetti. "Bunlar Türkiye'nin iç meseleleri. Şimdilik yorum yapamam. Ama ne olduğunu merak ediyoruz" diyerek sorulardan sıyrılmadı.
Balyoz tutuklamaları ile ilgili sorular karşısında da "Yargıya intikal eden bir konuda konuşmam" demek yerine, gayet bilinçli şekilde, masumiyet karinesinin önemine vurgu yaptı. Yargının şeffaf bir şekilde konuyu ele alıp sonuçlandırması temennisini paylaştı.
Beyanlarının yaratacağı olası sıkıntılı durum için hazırlıklı idi. Özellikle yargı bağımsızlığına değindiğinde, nalına ve mıhına aynı anda vurdu. Yargı bağımsızlığının ABD'de de zorlu bir alan olduğunu, Başkan'ın önerdiği 150 yargıcın önemli bölümünün Senato tarafından onaylanmadığını anlattı. Her ülkenin, bu arada Türkiye'nin de kendi çözümünü kendisinin bulacağını belirtmekle yetindi.
Büyükelçi'ye soru sorulması yadırgatıcı değildi. Ama yer yer hedefe odaklı, dış destek arayışını da içeren sorular karşısında, profesyonelce cevaplar üretilmesi hayli manidardı.
Bir başka çarpıcı husus da Wikileaks belgelerinin Amerikalı diplomatlarda yarattığı tahribattı. Ricciardone, "Bana ne olup bittiğini anlatın" dediğinde, hemen herkes Wikileaks depremine atıfta bulundu. Büyükelçi, "Resmi görüşmelerimizi kiminle yaptığımızı ismen bertiyoruz. Ama diğer görüşmelerimizde özel isimleri yazmıyoruz" diyerek, güven tesis etmeye çabaladı. Bir anlamda, ABD'lilerle işbirliğine girmeye, güç devşirmeye istekli çevrelere, "Düne takılmayın. Yarın için garanti veriyoruz" demeye getirdi.
Sonuç olarak, Büyükelçi Ricciardone, eğer kontrollü temas stratejisi izlemezse, bilin ki hafife alınmayacak bir toplum mühendisliğinin temelleri kuruluyordur!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA