Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Beş yıl öncesinde kalan yazı

Nisan 2011 gerçekten ilginç bir tarih oldu. İki yanlış hesabın düzeltildiği tarih. İkisi de sözde, devleti koruma güdüsü ile alınan, suni gerekçelere dayanan kararlardı. Beş yıl önce bugünlerde, Merkez Bankası Başkanlığı için önerilen Erdem Başçı'nın kararnamesi, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildi. Gerekçe hiçbir zaman açıkça ilan edilmedi. Ama Sezer'in, bireysel tercih olarak tanımladığı türbana, hukuki meşruiyeti belli olmayan o meşhur kamusal alanda geçit vermeme iradesinin bu karara yol açtığı hep konuşuldu. Başçı'yı tanıma ve tartma gereği duyulmadan, yüksek eğitim almış eşinin sonradan başını örtmesi adeta tehdit unsuru olarak sunuldu. Ve hatta önceki gün Merkez Bankası'na veda eden Durmuş Yılmaz'ın eşinin başörtüsü için "Anadolu tipi" denilerek o zorlama karara mazeret bile üretildi. Şimdi Erdem Başçı, piyasaların güven duyduğu isim olarak Merkez Bankası'nın başında... Bir kez daha görüldü ki adalet duygusunu zedeleyen, toplum mühendisliği izleri taşıyan önyargılı kararlar er veya geç anlamını yitiriyor. Geç de olsa hak yerini buluyor.

***

Bir başka örnek, Şemdinli iddianamesini hazırlayan ve yaptığı usul hatası yüzünden ağır bir yaptırımla karşı karşıya bırakılan savcı Ferhat Sarıkaya. O da beş yıl sonra iade-i itibar aşamasında. Sarıkaya, sanılanın aksine mayınlı alana plansız girmişti. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ı iddianamesine dahil ederken, kendisinin dışında cereyan eden örtülü savaşın ortasında kalmıştı. Zira Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı yolunun kesileceğine ilişkin spekülasyonlar canlı idi. Ve Paşa'dan, "şahin duruş" bekleyenler çok fazlaydı. Savcı Sarıkaya, Org. Büyükanıt'a yönelik "örgüt kurma, adil yargılamayı etkileme" gibi isnatları ayrı bir dosyada toplayıp Genelkurmay'a göndermek yerine, iddianamesinin ekindeki bir dip nota dayalı suçlamalarda bulununca, sivil-asker ilişkilerindeki en kritik fitili zamansız ateşlemiş oldu.
***

Bu noktada merak edilen husus şu:
"O tarihte Genelkurmay'dan, Başbakanlığa bir yazı gitti mi?" Duyumlarımızın teyit ettiği o yazının üslubu ağır mıydı? Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik bir saldırıdan söz ediliyor muydu? Daha da önemlisi o yazıda, TSK'yı hedef aldığı söylenen kamu görevlileri hakkında gereğinin yapılması isteniyor muydu? Hepsinden de öte o yazıyı kim imzalamıştı? Anlatıldığı gibi Genelkurmay 2. Başkanı olarak Org. Işık Koşaner'in imzası mı vardı? Yazıyı hatırlayanlar, TSK'daki infiali yansıtan ifadeleri ve baskıyı hâlâ unutmuş değiller. Kuşkusuz köprünün altından çok sular aktı. Türkiye eski Türkiye değil. Anayasal kurumlar rol ve görevlerini hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde güncelleme çabasında. Öyle olmasa Genelkurmay Başkanı ile Başbakan arasındaki diyalog medya üzerinden sürerdi. Oysa şimdi doğrusal iletişim var. Ve Başbakan'ın eleştirilerine, ilk fırsatta yanıt veren Genelkurmay geleneği artık yok. Bunun en tipik örneğini dün yaşadık. Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda, izleyenleri büyüleyen bir gösteri vardı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın kuruluşunun 100. Yılı etkinlikleri kapsamında, benzerine dünyada az rastlanan bir olaya şahit olduk. F 16 pilotlarından oluşan "Solo Türk" ekibinin, insan sınırlarını zorlayan akrobasi gösterisine. Ankara'daki törenin onur konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü. Gül, pilotları, teknisyenleri ödüllendirdi. Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Hasan Aksay'ı tebrik etti. Resepsiyon sırasında ise gazetecilerin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile temas etmesi istenmedi. Hatta bizzat Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğg. Tayyar Süngü, kibarca tedbirini aldı. Eskiden olsa komutanlar şöyle etraflarına bakar, gazetecilerle göz göze gelir ve sohbete zemin hazırlardı. Böyle bir durum dün doğsaydı Org. Koşaner'e sorulacak ilk soru Başbakan'ın, "Genelkurmay'ın Balyoz Davası ile ilgili açıklaması yanlıştı" değerlendirmesi olacaktı. Ama olmadı. Dedim ya asker iki ileri bir geri adım görüntüsü verse de anayasal sınırlara dönme sürecinde. Bekleyip göreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA