Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Şartlı yemin olur mu?

Acaba CHP ne yapmak istiyor? Daha doğrusu hangi nedenler CHP'yi, genel seçimin mesajını okumaktan alıkoyuyor?
Bu soruların birbiri ile iç içe geçen oldukça ilginç cevapları var.
12 Haziran'da yüzde 30'luk hedef oy oranına ulaşamayan CHP liderliği, bu sıralar olağanüstü kurultay atağını durdurmaya, içeride biriken enerjiyi dışarıya kanalize etmeye çalışıyor.
"Genel Başkan kalsın, ekibi değişsin" sloganı ile sürdürülen kampanya, CHP'nin bildik kadrolarının köşe başlarını tutması, yeni anayasaya katkı sağlama iradesine set çekilmesi anlamına geliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu "yemin etmeyelim" noktasında destekleyen eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın, o karar parti grubunda okunurken alkışlamadan öylece durduğu fotoğraf karesi hafızalara kazınıyor.
CHP'li vekiller, "Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal Meclis'e taşınamazsa yarın İlhan Cihaner'i de Sinan Aygün'ü de alırlar" akımına kapılıyor. Ve ironik biçimde Cihaner, Genel Başkan, "yemin etmeyeceğiz" manifestosunu okurken ellerini bile çırpmıyor.
CHP'de ikinci adam konumundaki Gürsel Tekin'in, "Yemin edelim, muhalefetimizi Meclis'te yapalım" tezine yatkın olduğu ancak "yönetimde çatlak izlenimi" vermemek adına sustuğu biliniyor.
Süheyl Batum'un şahsında karşılık bulan, "sonuna kadar direnelim" cephesi, partide akıl tutulmasına yol açıyor. CHP yönetiminin ötelenmiş krize reçete üretmediği, her kafadan bir ses çıktığı görülüyor.
CHP'nin, "İktidar inisiyatif alsın" çağrısı, "Siyasi beyanatlarla mahkemeler üzerinde baskı kurulsun" noktasına varıyor. Bu yaklaşım, Ergenekon Davası'nın baştan beri siyasi olduğunu öne süren CHP'nin, yargı üzerinden yeni tartışma açma niyetine işaret ediyor. Haliyle iktidar bu oyuna girmiyor!
Özetle... CHP, "milli irade" söylemi ile meşrulaştırmaya çabaladığı duruşunun sürdürülemezliğini fark ediyor ve ana muhalefet "milli irade kaçağı" konumuna sürükleniyor.

***

-Kendi vekili- Engin Alan'ın tahliye edilmemesini tepkiyle karşılayan MHP'nin, Meclis'te yemin etmesi nasıl yorumlanabilir?
Bu aşamada üç faktör ağır basıyor:
MHP, "Demokrasinin işlemesi" genel ilkesini gözetiyor. 2007'de, henüz 367 sorunu çözülmemişken Meclis'e gireceğini beyan edip, Cumhurbaşkanı seçiminin önündeki engeli kaldırması da böyle bir tavırdı.
MHP, koalisyon modelleri ile adının anıldığı CHP'den ayrışmak istiyor.
Yeni anayasa mimarisinin BDP veya Kürt ipoteğine alınmasına razı olmayacağını gösteriyor...
Özetle... MHP yönetimi, Kürt sorunuyla ilgili kaygılarını ve iktidara yönelik keskin tutumunu korumakla birlikte, 12 Haziran'da önemli bir seçim yapıldığı bilinci ile yol alıyor.
***

AK Parti'ye gelince...
Şayet Tayyip Erdoğan- Kemal Kılıçdaroğlu buluşmasına zemin hazırlansaydı, yemin krizi önlenebilir hem CHP liderinin eli rahatlatılır hem de yeni anayasa hazırlığına CHP'nin aktif katılımı temin edilebilirdi. Bu neden olmadı? Çünkü AK Parti de inandığı prensiplere göre pozisyon alıyor.
CHP'nin, Silivri'den aday gösterirken "Bile bile lades" olduğunu savunuyor. Beklediği ciddi öneri sunulamıyor.
Yargıyı etkileme manasındaki her türlü davetten uzak duruyor. Tutuklu vekillerin tahliye edilmesi yönünde bırakın açıklama yapmayı, yargıya tesir edildiğine ilişkin kanaat oluşmasını dahi istemiyor. Aksi takdirde bu davaların özünün kaybolacağını biliyor.
2003'te AK Parti Genel Başkan olan Tayyip Erdoğan'a başbakanlık yolunu açtığını savunan CHP'lilere, "O, kesinleşmiş cezasını çekmiş, yasaklı haklarını kazanmıştı. Burada, henüz yargılama devam ediyor" tezini hatırlatıyor.
CHP'nin inatlaşmasından ziyade BDP destekli bağımsızların Ankara'ya gelmemesini hassasiyetle ele alıyor. Diyalog zemini arayan akil adamlara, "Önce yemin edilsin. Sonra anayasa, terörle mücadele, seçim, siyasi partiler yasaları Meclis'te bir paket kapsamında değerlendirilebilir" diyor.
Sonuç olarak Ankara, kurucu meclis gücündeki seçmen tercihine saygı ekseninden uzaklaşıp, küçük parti içi hesaplarda boğuluyor!
İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün devreye girmesi özel önem taşıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA