Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ortak payda, ortak değerler sorunu!

Siyasi partiler birbiri ardına seçim beyannamesini açıklıyor. Yakıcı sorunlar, merkezden dışa doğru tüm partilerin ajandasında öncelikli yer tutuyor. Hiç olmazsa sorunların tespitinde ortak paydada buluşma sağlanabiliyor.
Yaklaşımların farklılığı ise demokrasinin doğasından, siyasi rekabetten, ideolojik nedenlerden kaynaklanıyor. Ancak... Siyasi rekabeti aşan hususlar hâlâ canlılığını koruyor.
1- Ülkede olup bitenlerin neredeyse tamamı Cumhurbaşkanı'na fatura ediliyor. Mart 2003-Ağustos 2014'ü kapsayan Erdoğan'lı tek başına iktidar dönemi, Erdoğan'ın statükoya meydan okuyan yapısı, iddiaları, milletle siyaset yapma biçimi O'nu açık hedef haline getiriyor. Fakat eleştiri cephesi, makul sınırları aşan ölçülerde nefret psikozu ile hesaplaşma içine girdikçe Cumhurbaşkanı'ndan karşılık görüyor. Bu kez iyice tahammülsüz oluyor.
2-
Ülke gündemi, siyaseti domine eden aktörler ve siyaset dışı unsurlar, "özeleştiriye" bir türlü imkân vermiyor. Özeleştiri denemesi bile zafiyet olarak yorumlanıyor. Hatta kin odaklarını daha da cesaretlendiriyor. "Salladık, ha devirdik ha devireceğiz" yanılmasına kadar götürüyor. Her denemede beklediklerini bulamayan bu çevrelerin kızgınlık katsayısı yükseliyor.
Onları hırslandıran faktörler toplumsal gerilim niteliği gibi sunulabiliyor.
3- Türkiye'nin en az yarısının ve iktidar- muhalefet ayrımı olmaksızın bazı siyasetçilerinin "halk tarafından doğrudan seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı" bir türlü içselleştiremedikleri anlaşılıyor. Siyasi yetersizliklerini, kişisel veya kurumsal kırgınlıklarını Cumhurbaşkanı'nın beyanatları üzerinden tepkisellik üreterek kamufle etme çabaları giderek belirginleşiyor.
4- Yeni Anayasa yapılmadıkça ülke meselelerini "kişiselleştirme planı" ile karşılıklı tabanları motive etme eğiliminin son bulmayacağı, her kafadan bir ses çıkacağı, herkesin işine gelen kısmını alıp, bir diğerini suçlu ilan edeceği görülüyor.
5- Ve son olarak... Farklılıklarımız ne olursa olsun altına imza atacağımız değerler örseleniyor.
Cumhurbaşkanı'nın 1 Ekim'de TBMM'de yaptığı konuşmadaki çerçeve buluşma noktası olabilirse, ötesini halletmek kolay. Zira her
türlü eksiğine rağmen Türkiye'nin demokrasi tecrübesi, birikimi ve milletin feraseti tüm krizleri önlemeye, çözmeye muktedirdir. O çerçeve şudur: "Milletin birliği, ülkenin bütünlüğü, bayrağımız, İstiklal Marşımız, resmi dilimiz!"

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA