Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Kararlılık Mutabakatı!

Eskiden ekonomik programlar açıklandığında, fazlaca ciddiye almazdık. Çünkü hükümetler zaten programlarda ciddi değildi. Çok değil, birkaç ay içinde "revizeler" başlar, bir bakıma karavana atışlarda mermiler nereye denk gelmişse, hedef tahtası oraya taşınırdı.
Devlet Planlama, DİE'nin resmi ama gayrı ciddi rakamlarıyla yaptığı modeller, büyümeden istihdama, dış açık veya bütçe açığına dek pek çok ekonomik parametre için "kağıt üstünde mükemmel" sonuçlar verir fakat hayatın pratiğinde fazla değer taşımazdı. Kayıp yıllar dediğimiz 1990'lardaki bu durum, kalıcı bir şekilde değişiyor. Çok sıfırlı para, çift haneli enflasyon ve bırakın yılları, aylara gömülmüş kısa vadeli yaklaşımların, en iyi çalışılmış yıllık planları anlamsız kılmasını (kabul edilemez ama) anlaşılır kılabilir.
Fakat 2001 kriz miladından sonra sürdürülebilir büyüme ile tanışan Türkiye'de planlar, her ne kadar vaat ettiklerini yüzde 100 karşılamasa dahi, "gelecek beklentisi oluşturma" yönünde daha fazla ciddiye alınır hale geldi.
Öncelikle yıllık bakıştan, 3 yıllık orta vadeli plan açıklama geleneği, oturacak gibi görünüyor. Bundan öncekilerin üzerine inşa edildiği "istihdama dayalı büyüme" konusunda hala sıkıntılar olmasına rağmen, ekonomi yönetiminin "tutabilecek işsizlik rakamları" sunması, sürdürülebilirlik açısından umut taşıyor. Küresel kriz sürecinde; Babacan'ın ifadesiyle "en yüksek istihdam üreten ve işsizliği en hızlı ülkelerden biri olmamaz" gerçeği inkar edilemez. Fakat 25 ay önce küresel krizin patladığı süreçte, teğet geçtiği sonradan kabul edilmekle birlikte, en hızlı işçi çıkaran, yine biz olmuştuk.
Cari açığın, büyümeye paralel tırmanması, istihdamı arttırıcı büyüme stratejisinde, imkanların sınırına ulaştığımızın da habercisi. Bu durumu "yapısal sorunların belirgin işareti" olarak değerlendirip, Orta Vadeli Plan yanı sıra gelen sermayenin niteliğinden, yapılan yatırımların katma değerini arttırmaya, emeğin verimini sorgulamaya dek takkeyi önümüze koyup düşünmek gerekiyor.
Plan tutabilir, borçlar ödenebilir, cari açık finanse edilebilir. Ancak sanayinin, işgücünün ve iş süreçlerinin "yeni zenginlik alanlarına" taşınma zarureti asla ortadan kalkmıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA