Bu bayram yurtdışına gidecek vatandaşlarımızı da hesaba katarsak, turizmde gelirin yanı sıra "gider rekorları" da kıracağız.
Ocak-eylül döneminde geçen yıl 16.2 milyar $'lık gelire karşılık; 2.9 milyar $ harcamışız.
Bu yıl aynı dönemde gelir 15.5 milyar $ olurken, gider 3.5 milyar $'ı bulmuş. Büyük bayram dış gezilerini de eklediğimizde 5 milyar $'ı yurtdışına giden vatandaşlarımız harcamış olacak.
Cari açığa hizmet eden bu durum, zenginleşmeye başlayan Türkiye'nin "strateji geliştirmesi gereken" yeni çalışma alanıdır artık.
Mesela bize gelen turistlerin kişi başına ortalama harcaması 598 $ iken, bizler dış turist olduğumuzda ortalama 715 $ harcıyoruz. Burada dikkati çeken, turizmde açık ara "cari fazlamız" olmasıdır. Fakat bize gelen turistlerin günlük harcamasını en azından bizlerin yurtdışında yaptığımız harcamaların üzerine çıkarmak için "strateji oluşturma" ihtiyacı belirginleşiyor.
Tarihten floraya dek tam 18 farklı alanda turizm hizmeti üretebilen Türkiye, kelle sayısı ve turizm gelir cirosu ile övünme dönemini de geride bırakmalı.
Bunun yerine turizmde ürün çeşitlendirmesi yanı sıra katma değeri daha yüksek hizmet üretimi arayışına odaklanmalı.
Türk turist, göreceli "yüksek harcama potansiyeli" ile gidilen ülkelerin "makbul" turistleri halini almaya başlıyor.
Yakın geçmişte bizler de "aman Japon gelsin" diye harcama potansiyeli yüksek turist yolu gözler iken artan refah düzeyi, Türkleri de "zengin turist" noktasına taşıyor. Son 1 yılda yurtdışına giden Türk turist harcamalarındaki %20 artış, bunun en belirgin göstergesi.
Cari açığı artırsa da yurtdışına çıkan Türk sayısı fazlalaşsın. Yeter ki bizim harcadığımızdan fazlasını bizler gelen turiste harcatabilelim.