Anlaşılır gibi değil...Hani "ithal et" yerli üreticinin katili olacaktı? Ramazanda dahi ucuz eti halka haram eden "pahalı et karteli", aylardır "besicinin katili" diye suçladığı ithalatçılardan oluverdi.
Peki ne değişti? Değişen, yüksek kâr stratejisini, "pahalı et" üzerine kurdukları oyunun bozulması...
Medyadan yürütülen "sektörden çıkarız!" şantajı da işe yaramadı.
Sürdürülebilir, güvenli, kaliteli ve ucuz et için "besiciye düşen yükümlülükler" belliyken, bütün kabahati Bakanlığa yıkma kolaycılığı duvara vurdu.
Biz de önceleri besicinin isyanını ciddiye aldık. Hayvancılığın gelişmesi için yapılması gerekenler listesine "onay" da verdik. Hatta Tarım Bakanlığı'nın "ithalat kamçısını" sürgit şaklatamayacağı, çarenin ancak "nüfus artışının gerisinde kalan besi hayvanı artışı" olduğunu savunduk.
Oysa zaman; farklı bir tablo çıkardı karşımıza... Öncelikle verilen teşviklerin "yanlış kullanımı" örnekleri geldi. Derken "yüksek kâr" için "pahalı et lobisi" kurulduğunu fark ettik. Bir sonraki adımda piyasaya "fiyatlar artacak, ucuza satmayın" dedikodusuyla, besici manipüle edildi.
Başbakan'ın "vatandaşa pahalı et yedirmeye hakkınız yok, bitirin bu işi" talimatıyla Tarım Bakanlığı'nın işe asılması sayesinde, ithalat kamçısının bu oyunu bozabileceği umudunu yeşerttik.
Pahalı et kartelinin medya ve Ankara kulisleri "fayda" etmeyince çözümü başka yerde arar oldular.
Düne kadar "katilimiz" dedikleri vurdukları ithalatın bugün; "el altından" destekçileri oldular.
Katiline dönüşen pahalı et kartelinin yüksek kâr uğruna "pozisyon değiştirmesini" kabul etmesek bile anlayabiliriz. Anlamadığımız, bu kartelin; "1 sığır başına 7 kişinin düştüğü" Türkiye'de, ucuz eti "kurbandan kurbana" yemek zorunda bırakmalarıdır.