Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Boykotun gücü stratejisinde...

Sanıyoruz ki boykot bir ülkenin veya firmanın mallarını satın almamaktır. Oysa boykot, ekonominin "karşılıklı bağımlılık" düzeyinde küreselleştiği ortamda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin de yardımıyla inanılmaz "yıkımlara" yol açabiliyor. Şayet, bir "stratejisi" varsa...
Son Fransız mallarına karşı boykotta gündeme gelen "önce koyduk, sonra unuttuk" eleştirisiydi. Anlatılmak istenen, Fransız mallarını protesto rüzgârının "kısa sürdüğü" ve başta parfüm ve araba olmak üzere tüketicinin "neyi boykot ettiğini dahi unuttuğu" idi.
Fakat durum bundan biraz daha farklı... Boykotu, AVM'lerde vitrin gezerken "bu Fransız, bu değil" basitliğinde tanımlarsanız, bunun bir anlamı yok. Hele ki bir mal veya hizmetin çok farklı ülke ve coğrafyalarda üretildiği göz önüne alındığında, "kime, neye Fransız kalacağımızı" ayırt etmek mümkün olmayabilir.
Hiçbir insan, kendisi için hayati olanı boykot etmez... Bir ülkeye kızıyor diye, o ülkenin ürettiği "kritik ürünü" almaktan vazgeçmez. Sonuçta bu satın alma veya satın almama kararının kendisine nasıl yansıyacağını hesaplar.
Eğer Fransız mallarını boykot ederek kendi gurbetçimize, istihdamımıza veya bizim tedarik zincirimize zarar verecek isek, buna "boykot" değil, "boomerang" diyebiliriz. Atanı vuran alet misali, Fransa'yı aldığı kararlardan dolayı boykot ederken, kendi iş süreçlerimizi tıkamak, akla yakın gelmez.
Boykot, birilerini, bize dair herhangi bir tasarrufundan "vazgeçirmeye yönelik" olmalıdır. Örneğimizdeki Sarkozy'nin attığı adımların, "muhtemel yansımalarını" ve "bedelini" Fransa'ya gösterme girişiminde olduğu gibi...
Ancak bir boykot, kendimiz çalıp kendimiz söylediğimiz bir kısır döngüde kaldığı sürece, ne Sarkozy üzerinde bir "baskı" ne de tüketicinin alım gücünden kaynaklanan bir politika aracı olabilir.
Küresel rekabette gümrükler ve tarife dışı engeller dahil pek çok "gizli boykot" söz konusudur. Sonuçta mal ve hizmet akışını, "bilinçli olarak" yönetmekten söz ediyoruz. Boykotu iş süreçlerine sokma becerisi gösterebildiğimiz oranda "caydırıcılığı" artacaktır. Zaten boykotun gücü de bunu stratejik derinliğe ulaştırdığınızda etkin olur. Değilse, "bir rüzgârdır gelir geçer" ve neyi kimi boykot ettiğimizi dahi unuturuz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA