İşler yolunda gitmediğinde veya kriz zamanlarında psikologlar ve avukatlar dışında herkes kaybeder diye bilirdik. Oysa bizde, vites düşüren ekonomide, bankalar kâr rekorları kırabiliyor. Tıpkı krizin ekonomiyi küçülttüğü 2009'da olduğu gibi...
Türkiye yavaşlarken bankaların hızlanmasını acaba nasıl izah edebiliriz? Acaba "küresel kriz bizim sayemizde teğet geçti" diyeti midir bu? Yoksa finansın hayati önemini istismar mı?
Ekonomi yavaşlıyor, iç talep düşüyor, temerrüt yaygınlaşıyor ama bankalar kâr rekorları kırıyor. Tasarruf oranı yerlerde sürünürken üstelik... Bizim gibi "mudi" tabir edilen banka müşterileri, yastık altından çıkmak şöyle dursun, otomatik ödemelerinde dahi bankalardan uzak durmaya çalışırken, bu kâr rekortmenliği, bana göre çok vahim sonuçlara doğru yol aldığımızı gösteriyor.
Bundan önceki yıllarda kredi kartı üzerinden yaptıkları tehlikeli yürüyüşü bu defa ana işlevleri dışındaki "faaliyet dışı kârları" üzerinden ilerliyor. Blokaj vadesini ve komisyonu katladılar. Ödememe furyasını tetiklediler. Pos cihazı üzerinden esnafı köşeye sıkıştırdılar. Bilgisayarın yapabildiği sıradan işleri dahi her baytına kadar ücretlendirdiler.
Tefecilikteki artış dikkatinizi çekiyor mu acaba? Üstelik devlet bizi her türlü işlemde bankaların önüne atarken... KOBİ'ler, esnaf, çiftçi, memur, işçi, emekli... Dışarıda kimse kalmadı ki... Hepimiz şu anda yavaşlayan Türkiye'nin ekonomik cenderesini hissederken bankaların büyümesi, kâr rekorları kırmasını hayretle izliyoruz.
İşin tuhafı, yöneticiler de izliyor. Başbakan'ın sözünü ettiği köşeli ve sert tedbirler şimdi değilse acaba ne zaman devreye girecek? Bu işte ters giden bir şeyler var!