Savunma Sanayii'nde İhracat Nereye Koşuyor, Nasıl Koşmalı? Sapanca Richmond Otel'de Arama Konferansı'ndayız ve Savunma ve Havacılık Sanayii İhracatçıları Birliği, bu sorulara cevap arıyor.
Birlik Başkanı Lâtif Aral Aliş savunma sanayiindeki ihracatın artışına dikkat çekiyor: "Yıllık 1.5 milyarı hedefliyoruz. Çok kritik rol üstlendiğimizin de farkındayız." Aliş 2023'te 25 milyar $ ihracat hedefi için birliğin önemine ve zor coğrafyamıza vurgu yapıyor.
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar'ın sözleri katma değer üzerine ve hâlâ bu noktanın uzağında olduğumuza dair... Bayar'a göre bu sektörde markalaşmak şart. Hürkuş, Altay gibi... Tabancayı örnek veriyor: "Uluslararası marka tabanca yapacağız. Dünyanın en büyük emniyet, jandarma ve silahlı kuvvetleri bizde ve Türk halkı da seviyor zaten." Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever'in ihracatın miktarı üzerinden aktardıkları, ciro odaklı saplantımıza farklı boyut getiriyor: 2012'nin 6 ayında 45 milyon tonluk malı kilosu ortama 1.59 $'dan sattık. Oysa hava ve uzay taşıtlarının kilosunu 250.7 $, silah ve mühimmatın kilosunu da 34.6 $'dan ihraç ettik."
Aslında yıllardır dilime pelesenk ettiğim "ihracatın niteliğinin" savunma ve havacılık sanayi katma değeri üzerinden somut örneği bu... Fazla söze hacet kalmıyor.
Oğuz Babüroğlu'nun yönettiği arama konferansında sektörün ileri gelenleri, zihin yapısındaki dönüşüme sözü bağladılar. Anayurt Güvenliği için savunmanın önemi yadsınamaz. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına yönelik anlayışın da değişmesi gerekiyor: TSK ihtiyaçları evet ama (ki bunun % 54'ünü içeriden karşılıyor) dünya çapında aktör olabilmek için kendi teknolojimizi küresel pazarlarda satmayı hedeflemeliyiz.
2 bin yıldır çetin coğrafyalarda, başkasının silahıyla savaşmış bir ulus olarak buna katılıyorum. Yarın devam edeceğim.
