Aç adam duvar deler... Bu dün de böyleydi, bugün de böyle... Yarın da böyle olacak... Bunun altında başka bir sebep aramaya gerek yok. İktidarların sokağı iyi anlaması gerekir. Sokaklar aslında dolambaçlı değil, çok net mesaj veriyor. Yaşadığı sorunları doğrudan anlatıyor. Üç kişi aynı sorunu yaşayınca bireysellik bitiyor, toplumsallık başlıyor.
Yani, sebep para, yani sebep ekonomiyi dengesiz hale getiren çarpık siyasi politikalar.
Mısır ve Tunus'ta öfkenin kaynağı yıllardır süren işsizlik...
İktidarların kendilerini temsil etmediğine inanan bu ülkelerin işsiz ve aşsız insanları şimdi sokakta.
***
Görünen köy kılavuz istemiyor.
İnsan hakları ihlallerinin tavan yaptığı Arap coğrafyasında fitili, yine Büyük Ortadoğu Projesi
(BOP) ateşledi. Huzursuzluğu görüp, proje geliştirdi. Şimdi bu coğrafyada
mezhep ve etnisiteye dayalı devlet anlayışının temelini atmaya çalışıyor.
Bu, bugünden yarına olacak iş değil elbette. Orta vadede Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da çok küçük devletlerin oluşacağının sinyalini veriyor!
O yüzden
Tunus ve
Mısır'da kimin gittiği, kimin geldiği önemli değil, gerçekten bu ülkelerin ayakta kalıp kalmayacakları önemli.
Stratejistler, bu ülkelerde hükümet ve iktidarların değişimini değil, ülkelerin kendi iç sınırlarının değişimini bekliyor.
***
Peki, Mısır ve Tunus'ta yaşanan sürecin Türkiye'ye etkisi ne olur?
Öncelikle ekonomik olarak
sınır ticaretimizi etkiler. Gelişmelerden en fazla, ihracatını
1 milyar doların üzerine çıkaran
15 ilimiz etkilenir. Son yılllarda Ortadoğu'dan çok sıcak para çektik. Dış politikada
'sıfır sorun' dedik. İhracatta, Kuzey Afrika ve Ortadoğu pazarına yöneldik. İhracatta durağanlık olur. Mısır'da yaşanan gerilim petrol fiyatlarını yükseltiyor. Artan petrol fiyatı cari açığımızı artırır.
***
Ancak siyasi anlamda, gelişmelerden çok etkileniriz.
Sorun yaşayan her iki ülke de bize yakın.
Sorunlu ülkelerde yaşanacak değişikliklerin kontrollü olacağını düşünmek büyük hata olur.
Stratejist
Mete Yarar, bu noktada öngörülerini şöyle aktarıyor: "Türkiye, ya olayların içine girip, politika belirleyen ülke olacak! Ya da
'Arap coğrafyasında halkın iradesi' deyip, gelişmeleri izleyecek. Türkiye'ye yakışan ise halkın iradesine saygılı olmak ve insan hakları ihlalleri konusunda tavır koymak.
Ancak kendi iç ödevlerini de iyi yapmalı. Zira
işsizlik, Türkiye'nin de bir numaralı sorunu."
Yokluk bu, sınır değiştirtiyor.