Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Seyirci beni hiç yadırgamadı

ATV dizisi Ben Bu Cihana Sığmazam’a dahil olan Mustafa Üstündağ kariyerinde 25 yılı devirdi. Komedi de yaptı dram da... ‘Benim için tür önemli değil. Oyun oynayayım yeter. Saklambaç oynamakla Hamlet oynamak arasında bir fark yok’ diyen oyuncu bu dizide de seyircinin gönlünü kazanmayı başardı

Kurtlar Vadisi'nde canlandırdığı 'Muro' tiplemesiyle tanındı ancak yerine saymadı. Her işinde üstüne koyarak ilerlemeyi başardı. Samimi oyunculuğuyla dikkat çeken Mustafa Üstündağ, şimdilerde iki projesiyle gündemde. Atv dizisi Ben Bu Cihana Sığmazam'a Behçet rolüyle dahil olan Üstündağ, bir yandan da yeni sinema filminin heyecanını yaşıyor. Ali İlhan'ın yönetmenliğini yaptığı Emanet adlı filmde rol alan başarılı oyuncuyla, hem diziyi hem sinema filmini konuştuk. Tabi ki 10 yaşındaki oğlu Kaan da önemli bir konu başlığıydı. İyi bir oyuncu olmasının yanında çok iyi bir baba olduğunu düşündüğüm Üstündağ samimi açıklamalar yaptı...
- Öncelikle hayırlı olsun. Ben Bu Cihana Sığmazam dizisine dâhil oldunuz. Süreç nasıl gelişti?
- Çok hızlı oldu. Sosyal medyada benim diziye gireceğime dair bir şeyler okumaya başladım. Arka Sokaklar'dan o yüzden ayrıldı, bu diziye başlıyor diye bir haberlerden, büyük bir beklenti olduğunu anladım. Sonra Oktay abi (Kaynarca) aradı beni, oynar mısın dedi, oynarım tabi ki seve seve dedim.
-Yabancılık çekmediğinizi düşünüyorum.
- Evet. Ekibi biliyorum, Oktay abiyi tanıyorum. Onun kurduğu dünyayı, insanlara nasıl davrandığını biliyorum. O yüzden hiç yabancılık çekmedim. Ben de sıcakkanlı bir adamım hemen kaynaşırım. Hatta çok heyecanlı olduğum için iki yönetmenimiz de çok yardımcı oldu, tolerans gösterdiler.



- Nasıl bir yapımcı Oktay bey?
- Oktay abi eşitliğe, bütün oyuncuların aynı standartta olmasına özen gösteren biri. Kendisi ne kadar yoruluyor ve özen gösteriyorsa, aynı hassasiyeti ekibin de göstermesini istiyor. Sahadan geldiği için her şeye hâkim. 200 kişiden fazla ekip var. Onları yönetmek, aynı zamanda oyunculuk performansı göstermek kolay iş değil.
- Behçet nasıl bir adam? Ters biri mi?
- Ters bir adam değil aslında. Yokluk ve çaresizlikle yoğrulmuş erken yaşta ailenin sorumluluğu almak zorunda kalmış bir adam. Aileyi koruma kollama durumu insanı her şeyden vazgeçirebiliyor bazen. Behçet de hayatın verdiği yük yüzünden kardeşleri için kendi hayatından vazgeçmiş bir adam. Yönlendiren de olmamış kendini yer altı dünyasında mı bulmuş...
- Şu an Behçet'in amacı nedir?
- Öncelikli amacı kardeşinin öcünü almak ve masada lafı geçen ağır abilerden biri olmak. Pastadan pay almak diyelim.
- Nasıl yorumlar geliyor?
- Samimi, inandırıcı bir şey çıkarmaya çalıştım. Öyle de olmuş sanırım. Çünkü seyirci hiç yadırgamadı, yabancılık çekmedi. Sanki dizide hep varmışım gibi bir his oldu. Yani bu Mustafa da nereden çıktı demediler, şükür.
- Sizin rol aldığınız işlerde genelde böyle bir algı oluyor.
- Evet, sağ olsunlar, seyircinin teveccühü. Sanırım samimiyetten ileri geliyor. Ben ne oynarsam oynayayım insani yönünü göstermeye çalışıyorum. Yani bir insan sürekli kötü değildir ya da komik değildir. Her kötünün ardında bir sebebi vardır.



GÜZEL DEM ALMIŞIM
- Emanet filmi de gösterime girdi. Nasıl bir film oldu?

- Kargaya yavrusu kuzgun gelirmiş. Takdiri seyirci verecek tabi ama iyi bir iş çıktığını söyleyebilirim. Kendi adıma şunu söyleyebilirim, demlenmişim. Güzel dem almışım, acele etmemişim, yormamışım. Sakinlikle tadını çıkararak oynamışım.
- Bu yaş almakla alakalı bir durum mu?
- Evet. 25 yıldır oyunculuk yapıyorum. Artık yaşla beraber mesleğe hâkim olmanın getirdiği bir dinginlik demlenme oluyor. O da role yansıyor. 20'li yaşlarda bir aktör olsaydım, eteğimde ne varsa dökeyim diye çabalardım belki. Yapmışlığım da var. Ama belli bir süre sonra hangi malzemeyi nerede kullanacağını öğreniyorsun.

KOSTÜMÜ SANAYİDEKİ USTADAN ALDIM
- Bu anlamda Emanet filmi en olgun işiniz diyebilir miyiz?
- Sürece baktığımızda öyle diyebiliriz. Bundan sonra çekeceğim film çok daha farklı olur tabi ki. Hani hep derler ya bugünkü aklım olsa ama 30 yaşındaki halim olsa diye. Tam da öyle bir durum.



- Karakter ile ilgili bilgi verir misiniz?
- Eski bir özel harekât polisini oynuyorum. Ancak bunu kimse bilmiyor. Aradan yıllar geçmiş kendisine bambaşka bir hayat kurmuş. Babasından kalan tamircide araba tamirciliği yapan biri Orhan Usta. İki oğlu var. Görevde yer aldığı için iki oğlunun da doğumunda yanlarında olamamış. Onlarla yeteri kadar ilgilenememiş. O yüzden çocuklarıyla arası mesafeli bir adam.
- Onun o stabil hayatı dükkana gelen bir kızla değişiyor değil mi?
- Evet, dükkâna gelen kız dengeleri bozuyor. Başının belada olduğunu anladığı kızı kurtarmaya çalışırken, olaylar içinden çıkılmaz hal alıyor. Kız yani Tuvana Türkay'ın oynadığı Leyla karakterinin, eski silah arkadaşının kızı olduğu ortaya çıkıyor. O kızı korumak için maharetlerini göstermesi gerekiyor. Çocukları da onun bu yüzünü bilmedikleri için çok şaşırıyorlar. Orhan usta eski silah arkadaşının emaneti olan bu kızı, içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya çalışıyor.
- Çekimler nasıl geçti? Role hazırlık sürecinden bahseder misiniz?
- Tek günde, iki mekânda geçiyor film. Afyon'da Sultandağı'nda bir buçuk ayda çektik. Ali hoca ( ilhan) iyi bir iş çıkardı. Rol için farklı teknikler denedim. Mesela bir ayakkabımın topuğunu çıkardım ki aksasın karakter. Sonuçta eski özel harekâtçı illa ki vurulmuş mermi yemiştir diye düşündüm. Sonra kostümleri gerçekçi kılmak için sanayiye gidip bir ustayla değiş tokuş yaptım. Sanayiye gidip bir ustanuın kıyafetlerini aldım. Yaşanmışlık olsun istedim. Kokusuna kadar duruyor. Kostüm oynamaz oyuncu oynar derler tabi ama bu da bana role girmemde çok büyük yardımcı oldu.



ÇİZGİ FİLMDE BİLE LGBT PROPOGANDASI YAPILIYOR
- Halen Muro diyenler var sizin için. Sonrasında onlarca iş yapmış olmanıza rağmen. Rahatsız ediyor mu bu sizi?
- Hayır. Kemal Sunal neler oynadı İnek Şaban dediler. Erkan (Can) abi Temel olarak tanındı. Olgun abi (Şimşek) için güçlü diyorlardı. Seyirci sizi ilk neyle tanıdıysa onu unutmuyor. Bu kötü bir şey değil. 15-16 yaşındaki çocuklar geliyor, Muro'yu seyrettik diyor. 10 yaşındaki oğlumun sınıf arkadaşları 'Başkan' diye sesleniyorlar bana. O anlamda başka nesli de yakaladığımız için şikâyetçi değilim bu durumdan.
- Oğlunuz Kaan ne diyor bu duruma?
- Bazen O da 'Başkan' hoş geldin diyor bana. Oyunculuk mesleğine alıştı ama dışarıda bize gösterilen ilgiden biraz rahatsız olabiliyor. Bir yemek yiyeceğiz mesela, biri fotoğraf çektirmek için geliyor. Kırmıyorsun sonra ardı arkası kesilmiyor. Çocuk da bundan bunalabiliyor normal olarak. O yüzden bildiğimiz yerlere gidiyoruz.
- Oyunculuğa merakı var mı?
- Hayır, basketbol oynuyor. Serbest dalış yapıyor. Mutlu olacağı işi yapsın. Ailem bana çok destek verdi sağ olsunlar. Bugünlere kadar geldik. O da istediği şeyi yapsın da yarın bir gün senin yüzünden bunu yapıyoruz demesin.
- Sosyal medya kullanımına dikkat ediyor musunuz? Endişeleniyor musunuz?
- Bir ebeveyn olarak tabi ki endişeleniyorum. Dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela Kaan'a bir dönem dijital platform izlettirmedim. Çizgi filmde bile LGBT propogandası yapılıyor. O yüzden fotoğrafını bile paylaşmıyorum.
- Yeniden baba olma isteğiniz var mı?
- Var tabi olmaz mı? Allah nasip ederse neden olasın.

OYUN OYNAYAYIM YETER
- Siz komediyi de çok iyi oynuyorsunuz, dram ve aksiyon da halen devam ediyor. Hangisi daha mutlu ediyor?
- Tür ayırt etmiyorum. Sahaya çıktığım zaman mutluyum. Oyun oynayayım yeter. Saklambaç oynamakla Hamlet oynamak arasında bir fark yok benim için. Komedi de çok eğlenceli, yakın zamanda bir komedi de yapacağım.
-25 yılda geldiğiniz yerden memnun musunuz? Hayal etmiş midiniz bugünleri?
- Ben konservatuvara aktör olarak girmiştim, yanında şöhret geldi. Şöhreti yönetmeye çalışmadım. Duygularımla hareket eden bir adamım ben. Şöyle mi yapsam böyle mi yapsam diye düşünmedim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA