Bir arkadaşım aradı: - "Beşiktaştaki caminin avlusundaki duvarda 'Dev-Genç' yazıyor. Çooook eskiden kalma bir yazı. Kim bilir, kimin cenazesinden." Kim bilir? Arkadaşlarının duvarları sloganlarla bezediği, devrimin hangi kuyruklu yıldızdı acep, karanlığa karışan? O yıllarda hiçbir duvar sadece duvar değildi. Her duvarın dili vardı. Çocuksu isyanımızın dili. Sonunda hepsi gelip aynı nehre akardı. Bir 'büyük hikayeye'. Eşitlik ve özgürlük özlemine. Ve o isyan dilinin en şahanesi, 'Tek yol devrim'di. Bilirdik... Engebeliydi, sarptı, dolambaçlıydı yolu. Lakin, Daniel Cohn Bendit'in kendi hayatını anlattığı romanının adı gibi "Biz devrimi çok sevmiştik." Kırmızısını bilirdik. Sonra 'yeşil'i çıktı. Sonra 'turuncusu.' Gül kokulusu. Ve şimdi yasemin kokuyor ortalık. Damardan geçmiş günler romantizmi yapmak değil maksadım. Sözü, bazı eski arkadaşların Tunus ve Mısır isyanlarıyla ilgili yaklaşımına getirmeye çalışıyorum. Gönül kırmak değil niyetim. Anlamakta zorlandığım içindir.
'DÜĞMECİLER!'
Bakıyorum. Herkesin burnu farklı koku alıyor. Bir grup var ki; 'parmakçı!' Kimi halkın isyanında Amerikan parmağı buluyor. Kimisi Saros'un elini. Bunlara 'düğmeciler' de diyebiliriz. Halkın düğme ile çalıştığını düşünüyorlar. Düğmelerine basıyorsun, 1 milyon insan sokağa dökülüyor! İnsan en azından, "Ya bu halk dediğin şey düğmeyle çalışıyorsa, bu düğmenin yerini biz niye bulamıyoruz?" diye düşünmeli. Kimileri ise, İslamcıların yönetimi ele geçireceğinden korkuyor. İsyanın İran'daki gibi 'kabak devrim' olacağını söylüyor. (Oysa biz, en kırmızısının bile kabak çıktığını gördük.) Yani İslamcıların korkusuna statüko savunuluyor. Ergenekon ve darbe operasyonları sürerken de aynı korkularla seyirci kalınmıştı. İsrail, ABD'yi nasıl eleştiriyor biliyor musunuz? "ABD, Ortadoğu'yu okuyamıyor. Eğer seçim olsa parlamentonun yarısını Müslüman Kardeşler alır," diye. Talihsiz bir benzerlik değil mi? Görünen o ki, artık 'endişeli modernler', 'endişeli muhafazakarlar' gibi 'endişeli solcular' var. Endişeleri nedeniyle isyan, devrim değil; statükonun değişmesin istiyorlar. Milyonlar daha iyi bir hayat ve demokrasi isterken, onlar endişeleri nedeniyle 'parmak' ve 'düğme' arıyorlar.