Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Fener, Barcelona ve 'kader sekmesi'

Galatasaray-Fenerbahçe ile Barcelona-Chelsea maçları kaderin sıçraması gerektiği anlardı. Ama sıçramadı. Böyle anlarda gerekli cesareti gösteremezseniz, hayat size sırtını döner

Kader sekmesi...' İlk kez Murathan Mungan'ın bir hikayesinde karşılaşmış ve çok sevmiştim. Çünkü hayatta 'kaderin sektiği' anlar vardır. Yaşamınızın sakin bir nehir gibi akarken ansızın taştığı; ummadığınız bir anda allak bullak olduğu anlar. Siz ne yaparsanız yapın o 'çarpışmayı' engelleyemezsiniz. İradeniz ve kontrolünüz dışında 'kaderiniz seker.' Futbol da hayat gibidir. Futbolda da 'kader sekmesi" vardır.
Mesela Fenerbahçe'nin Denizli'de şampiyonluğu bıraktığı yıl, bu maçtan bir hafta önce oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçı. Sevgili editör arkadaşım Bülent Değerli hatırlattı. "Galatasaray'a mutlak galibiyet lazım. Kronometre 92.38'i gösteriyor. Skor 1-1. Kaleci Cordoba, topu taca atarak son saniyeleri bitirmek istiyor. Top havada dönüyor dönüyor ve rüzgarın da etkisiyle taca çıkmadan çizgi kenarında Galatasaraylı Sabri'nin önüne düşüyor. Sabri içeri dolduruyor topu. Hakan Şükür kafa ile indirdiğinde 60. dakikada oyuna girip 64. dakikada ilk gölü atan Hasan Kabze öyle bir vuruyor ki top filelerle buluşuyor." Yani kader Galatasaray lehine 'sekiyor.' Topun, rüzgarın etkisiyle hızının kesilip havada döndüğü an 'kaderin sektiği' andır. Geçen akşam Real Madrid-Bayern Münih maçının penaltı atışlarında da 'kader birkaç kez sekti'. Ronaldo gibi bir ustanın peşinden Real'in ikinci penaltıyı da kaçırması, sonra Bayern'in iki penaltıyı kaçırmasıyla durumun eşitlenmesi ve yine ardından, Real'in penaltıcısının topu havaya dikmesi tam bir 'kader sekmesiydi.' Ve yapacak fazla bir şey yoktu.

***
Danimarkalı filozof Kierkegaard'ı izleyerek söylersek, hayatta bir de 'kaderin sıçradığı' anlar vardır. Veya sıçraması gereken. 'Müthiş ve yoğun özgürlük içinde seçim yapmayı gerektiren,' anlar. İnsanoğlu daha çok alışkanlıklarıyla davranır. Alışkanlıklarsa hayatı kolaylaştırır, düşük enerjiyle gerçekleşir, yaratıcılık istemez. Lakin 'an gelir'... AtTila İlhan'ın gibi "...o eski heyecan ölür/biter muhabbet/çalgılar susar, heves kalmaz..." Artık bir yol ayrımına, bir seçim anına gelinir. Böyle anlarda ya alışkanlıkların yönettiği hayatın kolaycılığına, tembelliğine, monotonluğuna sırtınızı dönüp; rotanızı değiştirip, kaderinizi sıçratırsınız. Ya da alışkanlıklarınızı tekrar etmeye devam eder kaderinize razı olursunuz. Eğer seçiminiz 'kader sıçraması' ise alışılagelmişten daha çok çaba, daha çok enerji, daha çok yaratıcılığa ihtiyacınız vardır. Yani 'yoğun bir özgürlük anına'. Galatasaray-Fenerbahçe ile Barcelona- Chelsea maçları ise kaderin sıçraması gerektiği anlardı. Ama sıçramadı, sıçratılamadı. Çünkü Galatasaray ve Barcelona kötü futbol oynayan, sadece duvar ören rakiplerini geçmek için gerekli yaratıcılığı ve enerjiyi 'seçemedi'. Tam tersine alışkanlıklarını devam ettirdiler. Evet, futbol oynamak isteyenler onlardı. Evet, çok pas yaptılar, atak üstüne atak tazelediler. Rakibe top göstermediler. Ama bunlar her zaman yaptıkları şeylerdi. Rakibin duvar ördüğü o anda daha üst bir enerji, daha üst bir yaratıcılığa ihtiyaç vardı. Yani 'kaderin sıçramasına'. Ama iki takımda bunu başaramadı. Özellikle Barcelona için şunu söylemekte beis yok: İki stoperi olmayan 10 kişi kalmış Chelsea'yi yenemiyorsan kadere sığınmaya gerek yok. Ne yazık ki, 'kaderin sıçrama' anlarında gerekli cesareti gösteremez, gerekli enerjiyi üretemez, o seçimi yapamazsanız; ona sırtınızı dönerseniz hayat da size sırtını döner. Size de kaderinize boyun eğmek kalır. Bu sahada da hayatta da böyledir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA