Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERMAN AKILLI

Diplomaside Dijital Dönüşüm: Deepfake, Dezenformasyon ve ‘Hakikat Ötesi’ Üzerine

Bu yazımızda Dijital Diplomasinin doğasından, var olduğu siber alandan kaynaklanan birtakım risklere değineceğiz. Sosyal medya ağlarının ortaya çıkışı, diplomasiyi dijitalleştirerek daha açık, şeffaf ve bireye ulaşabilen bir hale getirmiştir. Doğru kullanıldığında ve profesyonel bir şekilde yürütüldüğünde, Dijital Diplomasi geleneksel diplomasiye önemli katkılar sunma potansiyeline sahiptir. Ancak diğer taraftan Dijital Diplomasinin can bulduğu internet ortamına ait birtakım tehlikeler Dijital Diplomasinin sağlıklı biçimde yürütülmesine engel teşkil edebilmektedir. İnternet ortamında karşılaşılan tehlikeler hackerlık (bilgisayar korsanlığı), veri hırsızlığı ve bilgi sızdırılması (örneğin Wikileaks) gibi örnekler şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Dijital Diplomasinin karşı karşıya kaldığı bir diğer risk ise dezenformasyondur.

İnternetin en yoğun kullanım alanlarından olan sosyal medya mecraları dezenformasyon yaymak için kolaylıkla kullanılabilmektedir. Dijital dönüşümün artık hayatımızın bir parçası olduğu Covid-19 pandemisinde, Meta'nın (Facebook) yayınladığı rapora göre sosyal medya hesaplarındaki hareketliliğin pandemi öncesi döneme göre %70 oranında arttığı iddia edilmektedir. Statista Araştırma Şirketinin yayınladığı bir başka rapora göre ise 2019'da 54 dakika olan günlük sosyal medya kullanımının 2020 yılının ilk aylarında 65 dakikaya çıktığı ifade edilmektedir. Önceki yazılarımızda da vurguladığımız üzere, Covid-19 pandemisi içerisinde bulunduğumuz dijital dönüşüm sürecini ivmelendirmiş, insanların sosyal medya ve dijital evrende geçirdikleri süreleri arttırmıştır. Nitekim 2025 yılı itibariyle dünya genelinde 4,41 milyar kişinin sosyal medya kullanıcısı olacağı öngörülmektedir. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturacak olan bu kitlenin Dijital Diplomasiye açık olmasının yanında dezenformasyona hedef haline gelmesi de olasıdır. Dijital Diplomasinin 'Hakikat Ötesi' (Post-Truth) dönem içerisinde karşı karşıya kaldığı risklerden olan sosyal medyadaki dezenformasyon, gelişen teknolojiyle farklı boyutlara dönüşebilmektedir. Nitekim son yıllarda dezenformasyon aracı olarak kullanıldığı görülen Deepfake teknolojisi bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Deepfake Nedir?

Deepfake, kavram olarak yapay zekâ sistemlerinde kullanılan deeplearning/derin öğrenme ve fake/sahte kelimelerinden türetilmiştir. Öz olarak Deepfake, yapay zekâ teknolojisi marifetiyle mevcut bir görsel veya videoda yer alan kişiye ait görüntü ve sesin, başka bir kişi ile değiştirildiği medya türüdür. Deepfake teknolojisi uzun yıllardır Hollywood sinemasında kullanılmaktadır. İlk uygulamalarda filmlerin aksiyon sahnelerinde başrol oyuncuları yerine dublörlerinin yer aldıkları sahnelerin Deepfake teknolojisi ile filtrelendiği bilinmektedir. Yapay zekâ teknolojilerinin giderek gelişmesiyle Deepfake teknolojisinin de yeni kabiliyetler kazandığı görülmektedir. Örneğin 1994 yılında ölen aktör Peter Cushing, Deepfake teknolojisi marifetiyle "Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi" filminde yer almış, diğer (canlı) aktörler ile diyaloglar olan sahneler paylaşmıştır. Görüleceği üzere Deepfake teknolojisi aslında bir dezenformasyon aracından ziyade sinemaya ait bir teknoloji türüdür. Ancak Deepfake teknolojisinin art niyetli kullanımları sosyal medya platformları aracılığıyla dezenformasyon yaymak adına geniş kitlelere ulaşabilmektedir. Öyle ki, sosyal medyada geçirilen zamanın pandemi süreciyle katlanarak artması, sosyal medya kullanıcılarını dezenformasyona daha açık hale getirmiştir. Nitekim geçtiğimiz hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'ye ait olduğu iddia edilen bir halka sesleniş videosu sosyal medyada büyük yankı uyandırmıştır. Deepfake ürünü olduğu belirtilen ve sosyal medya platformlarından kısa sürede kaldırılan Deepfake ürünü videoda Zelenski, Ukraynalı askerlerden silah bırakmalarını istemiştir. Deepfake ürünü olan montaj videonun ilk çıkış noktası olan Ukraine 24 televizyon kanalının hackerlar tarafından ele geçirilerek videonun kanala ait sosyal medya mecralarından servis edildiği kanalın yöneticileri tarafından ifade edilmiştir. Ukraine 24 televizyon kanalının açıklamasından kısa bir süre sonra Zelenski, resmi Meta (Facebook) hesabından bir video yayınlayarak bahse konu videonun sahte ve çocukça bir provokasyon olduğunu söylemiştir. 24 Şubat'tan bu yana devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı'nın siber boyutunu kaleme aldığımız Diplomaside Dijital Dönüşüm: Rusya-Ukrayna "Siber" Savaşı başlıklı bir önceki yazımızda her iki ülkenin de sosyal medyayı etkin kullanımından bahsetmiştik. İşte bu durumun bir tezahürü olarak Rusya kaynaklı olduğu iddia edilen Deepfake videosunun Ukraynalıların moral ve motivasyonu üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilme kapasitesine sahip olduğu aşikardır. Ancak böyle büyük bir etkiye sahip dezenformasyonun Ukrayna tarafından süratli bir şekilde sahte olduğunun kanıtlanması, oluşabilecek olumsuzlukların önüne geçilebilmesini sağlamıştır.

'Hakikat Ötesi' Dönemde Dezenformasyon ile Mücadele

Hakikat Ötesi (Post-Truth) kavramı, kamuoyu oluşturmada duygu ve kişisel kanaatlerin nesnel gerçeklerden daha etkili olması durumu şeklinde tanımlanmaktadır. Son yıllarda giderek yaygınlaşan kavram, aslında nüfusu giderek artan sosyal medya mecralarındaki dezenformasyon tehlikesini gözler önüne sermek adına önemli bir tanımlamadır. Yukarıdaki satırlarda vurgulandığı üzere gelişen teknoloji, sosyal medyanın kullanımının gündelik hayatın bir parçası haline gelmesi dezenformasyonun da son kullanıcıya sirayet etmesine zemin hazırlamaktadır. Nitekim Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü tarafından 37 ülke temelinde yapılan dezenformasyon araştırmasında yer verilen sosyal medyada paylaşılan haberlerin gerçeklik oranı, dünya genelinde ciddi bir tehlikeyi gözler önüne sermektedir. Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü'nün dezenformasyon ve yanıltıcı haber konusunda 37 ülkede yaptığı araştırmada, söz konusu ülkelerde her 100 haberden kaç tanesinin dezenformasyon amaçlı olduğu açıklanmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin %49'luk bir oran ile bu alanda en çok dezenformasyona maruz kalan ülke olduğu görülmektedir. Çalışmada yer alan dezenformasyona maruz kalan diğer ülkelerin ve oranlarının sıralaması ise şu şekildedir: Yunanistan %44, Macaristan %42, Romanya %38, Çekya %36 ve ABD %31'dir. Görüleceği üzere dünya genelinde sosyal medya kullanıcıları üzerinde dezenformasyon giderek ciddi bir tehlike haline gelmektedir. Nitekim 2025 yılı itibariyle dünya genelinde 4,41 milyar kişinin sosyal medya kullanıcısı olacağı öngörülmektedir. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturacak olan bu kitlenin Dijital Diplomasiye açık olmasının yanında dezenformasyona da hedef haline gelmesi olasıdır.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Prof. Dr. Fahrettin Altun: "Hakikat ötesi dönemde dezenformasyon, kötücül siyasetin iletişimsel boyutta devamıdır. Bu yönüyle dezenformasyon sadece toplumu yanlış yönlendirme ve bilgiyi çarpıtma kampanyası değildir…Yeni dönemde uluslararası savaş argümanlarının başında artık ne yazık ki dezenformasyon geliyor. Dezenformasyonun dijital mecralarda bu kadar çok yaygınlaşması toplumları tehdit ediyor. Bu tehdide karşılık hakikat ile mücadele etmek mühim bir mesele" demektedir. İletişim Başkanı Altun'un bu vurgusu, yukarıdaki satırlarda değindiğimiz Zelenski'nin Deepfake videosu örneği üzerinden de anlaşılacağı üzere dezenformasyonla mücadelenin en az savaş alanındaki mücadele kadar önemli olduğunu ifade etmektedir. Yukarıdaki satırlarda değinilen Oxford Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırma dikkate alındığında Türkiye'nin yoğun bir dezenformasyon ile karşı karşıya kaldığı görülmektedir. İşte bu noktada Türkiye açısından önemli adımların da atıldığını belirtmek gerekmektedir. Zira Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın katkılarıyla gerçekleştirilen "Ulusal Stratejik İletişim Politikası" ve "Dezenformasyonla Mücadele" çalıştayları, Türkiye'nin dezenformasyonla mücadelesinde önemli adımlar olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından geçtiğimiz haftalarda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde, Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde gerçekleşen Antalya Diplomasi Forumu 2022 kapsamında "Hakikat Ötesi Çağda Dezenformasyonla Mücadele" başlıklı bir panel düzenlenerek, dezenformasyonun nedenleri ve oluşturduğu riskler tartışılmıştır. Panelde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanı Dr. Gökhan Yücel, Başkanlık olarak dezenformasyonla etkin mücadele yürütmeye çalıştıklarını ifade etmiştir. Yücel Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yürütülen dezenformasyonla mücadele sürecinin kamu diplomasisi, stratejik iletişim, ulusal güvenlik ve kriz iletişimi gibi sac ayakları üzerine temellendiğini vurgulamıştır.

Türkiye'nin kamu diplomasisi faaliyetlerini de yürüten Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ayrıca sosyal medyadaki dezenformasyonla mücadele için önemli bir platform da inşa etmektedir. Dezenformasyona karşı hakikatle mücadele düsturuyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, sosyal medyada yayılan haber ve bilgilerin gerçek olup olmadığının kontrol edilebilmesine imkân tanıyacak "Doğru Mu?" isminde bir platform inşa etmektedir. Platform üzerinden kullanıcılar sosyal medyada paylaşılan haberlerin doğruluğunu kontrol edebilecekler, böylelikle dezenformasyon sosyal medyada henüz yayılmadan etkisiz hale getirilebilecektir. Cep telefonu uygulaması olarak geliştirilen platforma çok yakında IOS ve Android marketlerinden ulaşılabileceği ifade edilmektedir.

Türkiye için Dijital Seferberlik Dönemi

Hafta başında AK Parti Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "Forum Metaverse" etkinliğine katılan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında: "Önümüzdeki dönemi bir dijital seferberlik dönemi olarak ilan ediyorum. Toplantımızın sloganı olan, 'Gelecek Onu Tasarlayana Aittir', bu ifadeyi çok isabetli buluyorum" demiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın sözleri, Türkiye'nin dijital diplomasi ve Metaverse vizyonu açısından oldukça önemlidir. Zira Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu dijital vizyon başta olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın sosyal medyadaki dezenformasyonu önleyecek adımları (örneğin; Kamu Diplomasisi Dairesi Başkanlığı'nın çalışmaları, "Doğru Mu?" platformu) ve diğer devlet kurumlarımızın bu süreçteki özverili çalışmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilerleyen dönemde dijital diplomaside öncü ve Metaverse'de merkez ülkesi olma potansiyeline sahiptir. Önceki yazılarımızda da vurguladığımız üzere, Türkiye'nin liderliğinde kurulacak Turkoverse, Türk Devletleri Teşkilatı zemininde Türk dünyasının bütünleşmesine ivme katacaktır. Türkiye ve diğer Türk Devletleri Teşkilatı üyesi devletler, tarihten gelen kültürel zenginliğe sahiptirler. Türk Dünyasına ait kültürel diplomasi faaliyetleri TÜRKSOY başta olmak üzere Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı ve TÜRKPA kurumları marifetiyle başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Bu bağlamda, oluşturulacak Turkoverse içerisinde diğer Metaverse evrenlerine açılacak ortak büyükelçilikler ile Teşkilatın kültürel diplomasinin ve olumlu imajın ihracı sayesinde Turkoverse, diğer Metaverse evrenleri içerisinde çekim merkezi haline gelebilme potansiyeline sahiptir. Ayrıca Turkoverse'ün oluşturulması Metaverse'ün geleceğine dair belirsizliklerden Türkiye'yi ve diğer Türk devletlerini koruyacağı gibi, geleceğin dijital uluslararası sisteminde söz sahibi olmak için önemli bir adım olacaktır. Zira 'Gelecek Onu Tasarlayana Aittir'.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA