Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ABDULLAH AYDOĞAN KALABALIK

Tahrir Meydanı'nda umut arayışları

Arap Baharı'nın sembolü haline gelen Tahrir gençliği, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının ilan edildiği gün, büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Mübarek döneminin son başbakanı Ahmed Şefik'in seçimlerde ikinci gelmesi, seçimlere hile karıştırıldığı iddialarına yol açtı. Resmi sonuçları öğrenen gençler, pazartesi akşamı son umut Tahrir Meydanı'na tekrar akın etti.
Mısırlılar tarafından 'en kötü senaryo' olarak yorumlanan seçim sonuçları, Mısır halkı ve 25 Ocak Tahrir Devrimi hayallerini suya düşürdü. Ahmed Şefik'in temsil ettiği 30 yıldan beri halkı baskı altında tutan, cahilleştiren, fakirleştiren ve daha da önemlisi devrim esnasında yüzlerce insanı öldüren ve binlercesini de sakat bırakan Mübarek rejiminin, tekrar dönmesi ihtimali Mısırlılar için kâbus oldu.
Mısır halkı, seksen küsur yıldan beri yönetimlerce bastırılan, karalanan, işkenceye maruz bırakılan ve yer altına itilen Müslüman Kardeşler'den de umutsuz. Halk ve Şura Meclisleri seçimlerinde Müslüman Kardeşler'e yüzde elliye yakın destek veren Mısır halkı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tercihini değiştirdi.

Parlamento seçimlerinden bu yana ne değişti?
Ahmed Şefik'in halk için neden kâbus olduğu pekâlâ anlaşılabilir. Burada kendini dayatan soru şu; Parlamento seçimlerinde İhvan'a büyük bir destek veren Mısırlılar, altı ay gibi kısa bir süre sonra neden desteğini çekti?
Medya'nın Müslüman Kardeşler aleyhindeki tavrı ve karalama kampanyalarının seçmeni son derece etkilediği bir gerçek. Ancak, parlamentonun açılışının geçekleştiği Mart ayından Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar geçen üç aylık süre içinde yaşananlara baktığımızda, kriz üstüne kriz görüyoruz. Son üç ayda, parlamento ile hükümet, Yüksek Askeri Konsey ve Yüksek Seçim Kurulu arasında çok ciddi krizler yaşandı. Bu süreçte yaşanan gerginlikler, halk nezdinde ciddi bir tedirginliğe sebep oldu.
İlk kriz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki ay kala yüzde 47'si Müslüman Kardeşler'den oluşan parlamento'nun, hükümeti düşürmek için gensoru önergesi verme teşebbüsü ile çıktı. Bütün girişimlere rağmen geri adım atmayan parlamento başkanı Saad el Ketetni'yi Genel Kurmay Başkanı Sami Anan arayarak, anayasa mahkemesinin 'seçimlerin anayasaya aykırı yapıldığı' şeklindeki kararını hatırlattı. Bunun anlamı, parlamentonun feshedilebileceği tehdidiydi. Parlamentonun feshedilmesi ve ülkenin tekrar kaosa sürüklenmesi ihtimali, endişeleri iyice artırdı. Müslüman Kardeşler'in bu girişiminin gerekçesi, Yüksek Askeri Konsey ve Kemal Genzuri hükümetinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hile karıştıracağı şeklindeki iddialardı.
İkinci kriz
, Anayasa Komisyonu ile ilgiliydi. Müslüman Kardeşler'in Anayasa Komisyonu'nun yüzde 50'sinin milletvekillerinden oluşması konusundaki ısrarı, diğer siyasi partiler tarafından 'komisyonun yarısının İslamcılardan oluşması' olarak algılandı ve tepki topladı. Liberal, solcu ve laik kesimlerin temsilcileri birer birer komisyondan çekildi. Gerilen ortama, idari mahkeme müdahale etti ve komisyonu mahkeme kararıyla askıya aldı.
Üçüncü önemli kriz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaklaşık 20 gün kala Yüksek Seçim Kurulu ve Parlamento arasında yaşandı. Parlamento, devrimden sonra yapılan referandumla halk tarafından kabul edilen, 'geçici anayasa'nın 28. Maddesinin değiştirilmesi için harekete geçti. Söz konusu madde Yüksek Seçim Kurulu'nun kararlarına itiraz edilmezlik hakkı bahşetmekteydi. 28. Maddede düzenleme yapılmasının teklif edilmesi ve bu teklifin kabulünün ardından, Yüksek Seçim Kurulu bir açıklama yaparak, seçim çalışmalarını durdurduğunu kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, Parlamentoda milletvekillerin YSK hakkında söylediklerinin, Kurumun güvenilirlik ve itibarını zedelediği belirtildi ve Yüksek Askeri Konsey başkanı Hüseyin Tantavi duruma müdahaleye çağrıldı. Ardından Askeri Konsey'in girişimiyle kriz aşıldı.
Bütün bunların yanı sıra, kadınlarla ilgili bazı kanun tekliflerinin Selefiler tarafından parlamentoda gündeme taşınması, büyük toplumsal yaralara neden olan boşanma davalarında Mübarek döneminde yapılan düzenlemenin, tekrar eski haline getirilmesi tartışmaları kadın seçmeni endişelendirdi. Müslüman Kardeşler'in devrim esnasında ve sonrasında 'Cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyeceği' şeklindeki açıklamaya rağmen, seçime katılması ise, Cemaat karşıtı medya tarafından karalama kampanyasının en aktif unsuru oldu. İhvan'ın eski Mürşidi Muhammed Mehdi Akif'e göre; 'Medya insafsızca saldırdı. Ancak, Müslüman Kardeşler yönetimi de onları anlamak için çaba sarf etmedi. Neticede Müslüman Kardeşler oylarının yüzde ellisini altı ay içinde kaybetti'.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik çözüm arayışları
İki ateş ve iki kâbus arasında kaldıklarını dile getiren değişim hareketleri ve devrimci gruplara mensup gençler, 'iki zarardan hafif olanıyla', İhvanla çıkış yolu arıyor. Bu bağlamda ülkedeki değişim hareketleri ve siyasi parti temsilcileri Mursi ile bir araya geldi. En fazla oy alan üçüncü aday Hamdi Sabahi ve dördüncü sırada yer alan Ebul Futuh da kendi aralarında, basına kapalı bir toplantı düzenleyerek, olası çözüm yollarını masaya yatırdı. İhvan ile Sabahi, Ebul Futuh ve Kıptiler arasında, uzlaşma ve ittifaka yönelik görüşmeler devam ediyor.
Tarafların ikinci tura kadar uzlaşamaması durumunda, özellikle de Sabahi taraftarlarının seçimi boykot edeceği tahmin ediliyor. Bu durumda, Ebul Futuh'un da İhvan'la işbirliğine yanaşmayacağı tahmin ediliyor. Gözlemciler, boykotun Ahmed Şefik'in lehine olacağını öngörüyor.
Sadece Mısır'ın değil, bölgenin ve Arap Baharı'nın yönünü değiştireceği tahmin edilen Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, uzlaşı ve ortak aklın galip gelmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA