Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YUNUS ŞAHBAZ

Siyasette Temenniler ve Realiteler

Mevcut sistemde cumhurbaşkanını halkın seçmesi ve ittifaklar sistemiyle beraber muhalefetin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda temelde iki tercihinin olduğu iddia edilmekteydi. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi hitabeti güçlü, kitleleri etkileyebilen ve halkta güçlü karşılığı olabilecek bir isim belirlemekti. Böyle bir isim arayışı aslında Erdoğan'ın karşısına Erdoğanvari, Erdoğan tarzı bir aday bulma üzerinde odaklanıyordu. İsmen zikredilmese de bu türden bir aday arayışının mücessem hali Ekrem İmamoğlu'ydu. Böyle bir adayın Erdoğan'la meydanlarda mücadele etme kapasitesinin daha fazla olacağı iddia edilmekte ve bu yüzden seçildikten sonra yetkilerini kullanma konusunda birtakım şüpheler olsa da bu riskin alınmaya değer olduğu savunulmaktaydı.

Yumuşak Siyaset Anlatısı

Aday belirlemedeki ikinci tercih de şahsî liderlik yetileri ve popülaritesi nispeten daha az ancak seçilmesi durumunda parlamenter sisteme geçişte daha uyumlu davranacağı düşünülen bir isim arayışıydı. Bu türden bir arayışta akla gelen isim de Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Bunda elbette Kemal Bey'in adaylık konusundaki ısrarı ve ulusal ve uluslararası karşı yöndeki propagandaya rağmen adaylıkta istekli olduğunu izhar etmesi etkili oldu. Kemal Bey gibi liderliği, hitabeti, kitlelerle etkileşimi konusunda soru işaretleri olan bir ismin en büyük handikabı Cumhurbaşkanı Erdoğan'la meydanlarda mücadele edip edemeyeceğiydi. Güçlü bir liderin karşısına güçlü bir lider yerine yumuşak siyaset inşa ettiği iddia edilen bir isimle çıkma tercihiydi söz konusu olan.

Ekrem İmamoğlu şayet yaptığı hatalarla popülaritesini nispeten kaybeden bir pozisyonda olmasaydı güçlü adayın karşısına güçlü bir adayla çıkmak formülü daha baskındı. Ancak Ekrem Bey ısrarla yaptığı hatalarla peyderpey gücünü kaybetmiş görünüyor. Kemal Kılıçdaroğlu ise oluşturmaya çalıştığı iddia edilen yumuşak siyaset tarzıyla, gitgelli açıklamalarla, ısrarcı bir tutumla adaylığını perçinleme yolunda. Henüz resmî olarak ilan edilmedi ancak 6'lı masaya kabul ettirip ettiremeyeceği tartışmalı olsa da CHP'nin adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğu şeklinde bir intiba yerleşmeye başladı.

Kemal Bey'in öne çıkmasıyla beraber muhalif basında, akademik ve entelektüel çevrelerde kendisine karşı bir teveccühün oluşmaya başladığı görülmektedir. Bu teveccühü gösterenlerin en büyük argümanı onun yeni ve farklı bir siyaset tarzı vaat ettiği iddiasıdır. Onlara göre, 2019 yerel seçimlerindeki kısmî başarı dışında seçim başarısı olmayan Kemal Bey başarısız bir siyasetçi değildir. Zira o Türkiye siyasetine hâkim olan güçlü, kitleleri etkileyebilen lider anlayışı yerine daha yumuşak, uzlaşma yanlısı bir lider profilinin ve siyaset anlayışının yerleşmesine ön ayak olmaktadır. Yüzde 25 civarındaki CHP oyuyla 6'lı masayı toplaması ve kabaca yüzde 60 civarında oy potansiyeli olan muhalefet kanadını bir araya getirip organize etmesi onun başarısız değil başarılı olduğunu göstermektedir.

Temenni mi Gerçeklik mi?

Kemal Bey'in potansiyel adaylığı üzerinden kurulan yumuşak siyaset hikayesinin bir temenni mi yoksa gerçeklik mi olduğunu tespit etmek için bu söylemin siyasî hayattaki tezahürlerine bakmak gerekir. Kemal Bey'in CHP genel başkanlığı dışında herhangi bir şekilde siyasî kulvarda yöneticiliği yok. Bu yüzden ona atfedilen yumuşak siyaset tarzını kendi parti yönetiminde gösterip göstermediğine bakarak değerlendirmek mümkün. Göreve geldiği 2010 yılından günümüze kadar geçen sürede Kemal Bey'in parti içerisinde hiç de öyle yumuşak bir siyaset izlemediği rahatlıkla söylenebilir. Öncelikle kendisinin genel başkan olmasında büyük katkısı olan Önder Sav gibi partinin önemli isimlerini tasfiye ederken 12 yıllık genel başkanlık serüveninde kendi yönetim anlayışına ve CHP'yi oturtmak istediği yörüngeye itirazı olan hemen herkesi partiden ihraç etti. Özellikle CHP'nin ulusalcı kanadı olarak bilinen hemen hiçbir ismi partide tutmadı. Son dönemde de Muharrem İnce, Mehmet Ali Çelebi ve son olarak Mehmet Sevigen gibi isimler bu yollarla CHP'den ayrıldı ya da ihraç edildi. Partide aykırı ve farklı hemen hiçbir söyleme müsamaha gösterilmedi. Kendi liderliğine karşı meydan okumalara sert ve hızlı reaksiyonlar gösterdi. Ayrıca partinin merkez kadrolarının da Kemal Bey'e adeta koşulsuz bir itaati söz konusu. Kemal Bey'in söylemleri ve şahsi planları dışında hiçbir oluşuma parti merkezinden en küçük destek gelmedi.

O halde Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti genel başkanlığında gösterdiği tavizsiz ve katı liderliğini seçimlerden sonra da devam ettirip ettirmeyeceğini bilmiyoruz. Kemal Bey'in CHP genel başkanlığında 12 yılda gösterdiği yönetim performansı, seçildiği takdirde partisiz siyaset vaat etse de CHP'yi bırakmak istemeyebileceğini yahut da yerine emanetçi birini bırakıp partiyi yönetmeye çalışmak isteyebileceğini göstermektedir. Ayrıca Kemal Bey yerine CHP'nin başına geçebilecek, söz gelimi Ekrem İmamoğlu gibi, bir ismin parti kadroları tarafından nasıl karşılanacağı belli değil ve bu yüzden partinin üst yönetim kadroları arasında çatışmaya sebebiyet vermesi kuvvetle muhtemel. Olası bir parti içi çatışmayı da kendi lehine en çok kullanacak kişi şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu olacaktır. Yine 'helalleşmeyi' değil de 'hesaplaşmayı' savunan parti elitlerinden ve tabanın bir kısmından gelecek baskılar da Kemal Bey'in inşa ettiği iddia edilen yumuşak siyaset tarzını bir hayli zorlayacaktır.

Dolayısıyla CHP liderliğinin vaat ettiği iddia edilen yeni siyaset tarzının bir gerçeklikten ziyade bir temenniye daha yakın olduğu söylenebilir. Bu temenni hem mevcut durumdaki siyasî dinamiklerin yanlış ve kısmen de amaç odaklı okumasından hem de seçim sonrasına dair pürüzsüz ve olağan bir süreç öngören, yahut da görmek isteyen, bir siyaset okumasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca böyle bir anlatının Kemal Bey'in 12 yıllık CHP Genel Başkanlığı deneyimini ve yönetim tarzını da çok dikkate almadığını söylemek gerekir. Bir anlamda olandan, beklenenden ziyade "ummak istenilen" ve fakat siyasî realitelerle rabıtaları fazlaca tek taraflı olarak inşa edilen bir siyaset okumasıyla karşı karşıyayız. Elbette muhalefetin adayının kim olacağı ve Kemal Bey'in olası adaylığında nasıl bir profil ortaya koyacağı bu öngörü ve temennileri test etme imkânı da sunacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA