Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kuşku gargarası

Amerikan Demokrat Parti Senatörü, ülkesinin Birleşmiş Milletler elçisi Patrick Moynihan'ın "Ülke yönetmiş kişi masum olamaz" gibi özdeyişleri ünlüdür.
Başka bir gazetede yazdığım sırada birkaç konuyu araştırmak için Washington'a gitmem istenmişti. Amerika'nın vize tazelerken konuştuğum İstanbul Başkonsolosu "Senatör Moynihan yakın dostumdur, ona mektup yazıp sizinle görüşmesini rica ettim" demişti.
Araştırma işini telefonla da yapabileceğime karar verip o yolculuktan vazgeçtim. Senatörle birkaç kere uzun telefon görüşmelerimiz oldu. Nezaketi zekâsı kadar belirgindi; ben vaktini aldığım için özür diledikçe "Hayır, hayır, Türkiye çok ilginç ülke, sizinle sohbetten yararlanıyorum" diyordu.
Tam o günlerde onun bir rakip politikacıyla tartışması dünya basınına yansımıştı.
Konuşmalarda maddi hatalar yapmakta direnen adam "Herkes gibi benim de düşünce yaratma hakkım var" deyince Moynihan yanıtı yapıştırmış:
"Herkesin düşünce yaratma hakkı vardır ama gerçek yaratma hakkı yoktur."
Bir telefon sohbetimizde o sözü çok beğendiğimi söyledim. Güldü.
"Beğenmekle kalmayın. Kendi çevrenizde tepki gösterin."
"Çevremde mi?"
"Zaman zaman ülkenizdeki tartışmalardan alıntılar geliyor masama.
Sizde de gerçek üreten çok!"

***

Yabancı senatörün eleştirisi vatandaşım ve meslektaşım Uğur Mumcu'nun teşhisine yüzde yüz uyuyordu: "Bilgi sahibi olmadan görüş sahibi oluyoruz."
Bu dönemde de o huyumuzun örneklerini görmekteyiz her gün.
Birtakım atamalara ilişkin sınav konusu yüze göze bulaştı. Kopya olup olmadığı tartışıladursun, açıklama yapıldı:
"Kuşku var, delil yok."
Temel sorunlarla uğraşırken de hep aynı çukurda debelendik ve debeleniyoruz. Nâzım'ı vatan haini diye ömür boyu kodese tıkmak isteyen askeri savcı kanıt sorulunca sırıtmıştı:
"Delil arayacak kadar enayi miyiz?"
Darbecilere kılavuzluk suçlamasıyla gözlerine kestirdikleri herkesi içeride tutan günümüz savcıları da kanıt soruldukça sabır ve "adalete saygı" tavsiye etmekteler:
"Arıyoruz. Birkaç yıl daha sürebilir. Aceleniz ne?"
Öte yandan birilerinin Türkiye'ye şeriat düzeni getireceğine inanan, bütün rotaların ona göre çizilmesini isteyen kişilere tutumlarının nedenini sorarsanız, yanıt hazır:
"Kuşku var."
***
Kuşkuların iddialara, iddiaların suçlamalara, suçlamaların gerginliklere yol açışının örneklerini her ama her alanımızda görüyoruz. Sayılarla ölçülebilen, yani tartışmasız olması gereken konularda bile.
TRT'nin bir yayınını eleştirmiştim. Genel Müdür İbrahim Şahin uygarca yanıtladı.
O günden beri kanalı daha dikkatle izliyorum.
"Evetçi yayın yapıyor" suçlamasını duyunca dikkatim arttı. Suçlama diyorum, çünkü parasal kaynağı halkın vergileri olan devlet kurumunun politik yandaşlık etmemesi gerekir. Ben öyle bir izlenim almamıştım ama yanılmakta olabilirim.
"TRT çalışanlarının yüzde 80-90'ı sosyal demokrat" diyen İbrahim Şahin Bey ayrıntılı açıklama yaptı:
TRT 16 Temmuz ile 17 Ağustos arasında iktidar partisine -Başbakanlık faaliyetleri bölümü dahil- 7 saat 13 dakika, yalnız mitinglerine 5 buçuk saat ayırmış. CHP mitinglerine ayrılan süre de 5 saat 1 dakika. Bu öteki kanalların o partiye ayırdığı yayın süresinden çok fazla. MHP'nin süresi de ayrı.
Diyeceğim, suçlamaları piyasaya sürmeden önce somut duruma baksak, bilgi edinsek, sırf kuşkularla görüş sahibi olmasak... Çünkü öyle yapılıp ofsaytta kalınınca haklı eleştiri olanakları gargaraya gidiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA