Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Umudumuz zerdeçal

İnsan beyni her şeyin başı ya. O uzuv üstüne ne bulsam okuyorum. Özelliklerine akıl erdirmek için de türdeşlerimin davranışlarını izliyorum merakla.
Kimi zaman eğlenceli, kimi zaman akla ziyan oluyor.

***

Adamın tutumuna güldünüz mü geçen gün? Hani, topladığı 60 kredi kartıyla acayip borçlanıp batmış da, bankaları suçlamakta.
"Yüksek limitli kartlar yollayarak beni gaza getirdiler" diyor.
İki beyin özelliğinin örneğini vermiş oluyor öylece: iştah dizginlememek, kötü sonuç ortaya çıkınca da kabahati başkasına yüklemek.
Sakın bunu bizim memlekete özgü bir gelişmemişlik belirtisi gibi görmeyin. En "gelişmiş" ülkelerde çok daha çarpıcı örnekler var.
***

Elektronik kitap icadı yazarları yayınevlerine muhtaç olmaktan kurtardı. Artık elinizde kamuya sunmak istediğiniz bir metin bulunuyorsa yayıncılara beğendirmek zorunda değilsiniz. Bir site aracılığıyla kitabınızı kendiniz piyasaya çıkarabiliyorsunuz internette. Satışı o site düzenleyip geliri sizinle paylaşıyor.
İfade özgürlüğünü alabildiğine genişleten bu gelişmenin olumsuz sonuçlara da yol açmasından korkuldu. Toplum güvenliğini altüst edecek şeyler de yayımlanırsa...?
Korkulan oldu. Amazon adlı en büyük elektronik dağıtımcının aracılığıyla "Pedofilin Aşk ve Haz Rehberi" diye bir e-kitap internette satışa çıktı. Sübyancılık Kılavuzu yani.
(Sapıklık denen aykırılıklara ille karşı çıkmak gerekmez, kimseye zarar gelmemesi şartıyla. Ama çocuklar savunmasızdır.
Onların iç dünyasında ömür boyu kapanmaz yara açabilecek olaylar kesinlikle "zarar" kategorisine girer.)
Tepkiler karşısında kitabın yazarı Philip Greaves'in savunması: sübyancı işini yeterince şefkatle görürse, çocuğa zararlı olmazmış yaptığı. Ayrıca, kimi çocuklar davetkâr da davranabiliyormuş.
Hani, kadının zorla ırzına geçen reziller "Kuyruk salladı" derler ya. Suçuna kurnazlık ekleyen bu herif de neredeyse küçük kurbanlar için aynı lafı edecek!
Eleştirilen Amazon şirketi ise "Yazarla işbirliğinden kaçınsaydık sansürcülük yapmış olurduk" buyurarak insanları aptal yerine koyma ayıbını ekledi paragözlüğüne.
Hoş, haksız da çıkmadı büsbütün. Çünkü yorumcular arasında "Evet, o kitabı yayımlamamak sansürcülüktür" diyenler oldu.
***

İnsan kafasının aptallığının da sınırı yok, zekâsının da. Yaşlananlar en çok zihin güçlerinin azalmasından çekinirler.
Birkaç yıl öncesine kadar bunun kaçınılmaz olduğuna, çünkü beynin ölen hücreleri yenileyemediğine inanılırdı. Sonra bunun yanlışlığı anlaşıldı. "Neurogenesis" denen bir olay var. "Nevroyaratım" diye çevirebiliriz.
BDNF adlı bir protein beyinde hücre üretimini tetikliyor. Somut biçimde zekâ yaratıyor.
Peki, o protein nasıl çoğaltılır? Son araştırmaların ışığında uzman öğütleri şöyle:
Hareketsiz kalmayın, hiç değilse bolca yürüyün.
Daha az kalori alın.
Omega-3 yağlarını tercih edin.
Beslenmenize "curcuma" katın.
O da ne? Bilimde öyle adlandırılan meretin ne olduğunu araştırıp buldum. Zerdeçal imiş.
Ayıp değil ya, zerdeçalın ne olduğunu da bilmiyordum. Ansiklopedik bilgi: Tropikal Asya'da, Avustralya'da ve Okyanusya'da yetişen köksaplı ot.
Eminim, bizim simyacı ambarı benzeri Mısırçarşımızda bulunur. Yoksa, Angus taşır gibi gayrete gelinip ithal edilmeli mutlaka.
Zira, dünyada ve ülkemizde sıkça rastlanan bazı davranış ve konuşmalara bakıyorum da...
En büyük ihtiyaç maddesi zerdeçal.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA