Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Büluğumuz

Soruyu belki saçma bulacaksınız ama üstünde düşünülürse anlamsız değil:
Çocuk nedir?
"Bebeklik ile erginlik arasındaki insan yavrusu" diyebilirsiniz. Öyle de, erginlik başlangıcıyla her zaman sona eriyor mu o gelişme dönemi?
Duygularınızı yoklayın. Yaşınız kaç olursa olsun, zaman zaman kendinizi çocuk gibi hissetmiyor musunuz? Ya da yaşını başını almış insanların davranışlarına bakarken onları çocuk gibi gördüğünüz olmuyor mu?
Yaşanmış yıl sayısıyla o sözcük arasında doğrudan bağlantı yok zaten. Bilirsiniz, Atatürk çevresindekilerin çoğuna "Çocuk" derdi. Onların yaptıkları da bilinirse şaşılmaz.
Benim Atatürk'e engin sevgi ve saygım var ama ona "Atam" diyemem. Bu yaşımda kendimi elli yedisinde ölmüş bir önderin evladı yerine koymam tuhaf kaçar.
Önemli olan, yaşayan değişik kuşaktan insanlarımız arasındaki ilişkinin niteliği.
Kimi zaman korkunç. Kimi zaman iğrenç.

***
İnanın, yurt içi haberi izlemekten çekinir oldum. Düpedüz korkuyorum öğreneceklerimden.
Doğal afetlere, kazalara, siyasal atışmalara, Ağca'nın suratı gibi pisliklere bile şerbetlendim de, çocuklarımızın başına gelenlere sinir sistemim dayanmıyor.
Gün geçmiyor ki yetişkin gaddarlığı yüzünden onlara yaşatılan bir fecaatin şokuyla tüylerim diken diken olmasın.
Boyuna çamurlu su birikintilerinde boğulmaları gibi "kaza" dizilerinden söz etmiyorum. Onlar da belediye ve ebeveyn ihmallerinden kaynaklanmakta ama, taammüden yapılan şeyler değil.
Çocukların dilendirilmesi, ırzlarına geçilmesi, sonra da bıçaklanıp başlarının taşla ezilmesi gibi hayvanlıklar beni çıldırtan.
Ya da erginlik eşiğinde bir kızcağız. Okulunda başarılı öğrenci. Ama evde tek başına yaşıyor. Çünkü anası cezaevinde. Fuhuştan. Babası denen adam da cezaevinde. Cinayetten. Araştırılınca anlaşılıyor ki gerçek babası değil zaten.
Gerçek peder durumundaki iskele babasının hangi cehennemde olduğunu bilen yok.
Özel cehennemine dayanamayan kız kendini asıyor...
Sulugözlü değilimdir ama dişimi sıkmasam hüngür hüngür ağlayabilirim.
Nasıl bir dünyada yaşamaktayım ben? Nasıl bir ülkede?
***

Dedim ya, konu yaş değil aslında. Şefkatsizlik facialarının tam tersi de olabiliyor: evlat ilgisizliği yüzünden yalnız bırakılma acısına dayanamayıp intihar eden ihtiyarlar var. Onlar da çocuk bir bakıma.
Toplum içindeki konum açısından o sözcüğün en doğru tanımı "çaresiz kalmış insan." Öyle düşünürsek, yıllardır iş bulamadığı için ailesini geçindirememenin bunalımını yaşayan bir yetişkin erkeğe de "çocuk kurtarır gibi" bakmamız gerektiğini fark ederiz.
O duyarlığın yaygınlaşması toplum içinde genel dayanışmayı genişletir, herkesin gereğinde birbirine el uzatmasını kolaylaştırır.
Ne falan filan yatkınlık çizgisidir bu, ne ideoloji, ne de siyasal tercih.
İnsanlaşmadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA