Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Tatlı ilaç

Geçen gün bir refleksime önce güldüm, sonra düşününce üzüldüm. Telefonda bir hanım dostum "Müjdemi isterim" yollu bildirdi ki eşinin bağlantılı olduğu çevrede bendenize bir ödül lütfedilmesi konuşulmuş.
Tepkim "Aman ha!" demek oldu. "Sakın!" Ürküntüm alçakgönüllülük gösterisi değil, otomatikti. Gerçek bir telaştan kaynaklanmıştı yani. Peki, niçin?
Farkındasınızdır: günümüz Türkiye'sinde göğsünüze - daha da çok sırtınızaatılan okların sayısını kat kat artırmanın kestirme yolu ödül almaktır. (En çarpıcı örnek Orhan Pamuk olayıydı.)
Bu gerçek neyin belirtisi? Kamuoyumuzda yaygınlaşan ruhsal zehirlenmenin. Sevgi deflasyonu, nefret enflasyonunun.

***

Üstünde itişilen mayınlı zeminde her sözü üç kez yutkunduktan sonra söylemek, her satırı tartarak yazmak şart artık. Atılan tek yanlış adım son adım olabiliyor.
Ağızdan kaçan bir "amacı aşmış" sözcük televizyon kariyerini, eleştirideki ayarsız deyim başyazarlığı, demeçteki ters çıkış siyasal itibarı bitiriveriyor. Niyet iyi olsa da, zehirli ortamın yol açtığı yorum çarpıtmaları tepetaklak ediyor sonucu.
Tarihte din konusunda çıkan çatışmalar çok can almıştır. Bizim yakın geçmişimizdeki sözüm ona sağ-sol kavgasında olukla delikanlı kanı akarken, etnik savaşta on binlerce insan ölürken, cinsel kompleksler yüzünden kadın katliamı yapılırken, dinci denen kişiler ellerine silah almadılar.
Bu mucizeyi kesintisiz "Şiddet yok!" telkiniyle Necmettin Erbakan'ın yaptığı frene borçluyuz. O olmasaydı ölçüsüz baskıların karşısında ne patlamalara yol açılabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Ama kan akmamasını dileme anlamında sorduğu "Değişiklik kanlı mı olacak, kansız mı?" sorusunun "Kan dökmekle tehdit etti" diye yorumlanması kimi çevrelerde takunyalı vampir gibi görülmesine yol açtı.
***

Nefret üretme seferberliğimiz meslek kesimimizde bir kolaylık yarattı. Yeni bir yorumculuk biçimi var. Bakıyorsunuz ekranlara, önünüze yayıyorsunuz gazeteleri. "Karşı tarafta kim ne demiş?" diye yaptığınız tarama sonucunda gözünüze kestirdiğiniz hedeflere yaylım ateş açıyorsunuz. Oldu bitti işiniz.
Ama karşılıklı ve sürekli salvolar sonucunda hedef kişiler kamuoyu dilimlerinin gözünde öteki ya da tu kaka olmaktan çıkıp iblisleşiyor adeta. Sohbetlerde onları yermek, yapıldıkça yoğunlaşan hobi haline geliyor.
Kimse melek değil tabii. Hepimiz artı-eksi karışımlarıyız. Kendimden biliyorum. İyi insan olduğuma inanırım. Öte yanda ne yanlışlarım, kusurlarım, günahlarım var!
Hakaretkeşlik bağımlılığımızın ilacı ne? Basmakalıp bir söz ama, sevgi. O da uygulandıkça yoğunlaşan bir yatkınlık. Deneyin bakın, göreceksiniz. Kimsenin bembeyaz olmasını beklemeden bütün renklerinin tadını çıkarın.
Ben örneğin Bekir Coşkun'un halka tepeden bakmasına kızıyorum da, zekâsına ve mizahına bayılıyorum. SABAH içinde acar balıkların birbirini kovaladıkları bir koca akvaryum gibi. Hıncal Uluç'un ve Engin Ardıç'ın ara sıra can acıtan üslup keskinliklerini şaşırarak izlediğim oluyor ama, ikisini de her zaman müthiş ilginç buluyorum.
Emre Aköz'ü tanımayanlar fanatik Atatürk karşıtı, sol düşmanı falan biliyorlar. Ben de tanımazdım. Geçenlerde bir yemekte yan yana düşüp uzun uzun konuştuk. Hiç öyle değil. Sözünü sakınmayan, mantıklı ve sıcak bir insan.
Bugünlerde üçünün başı kadınlarla dertte. Önceki gün Milliyet'te Mehveş Evin yaman bir feminizm savunması yaparak "Sabah'ın saygın erkek köşecileri ağızlarını açmayacaklar mı?" diyordu. Beni onlardan sayması ihtimaline binaen görüşümü arz edeyim. Solcu kadınların çirkin oldukları iddiasında maddi hata vardır. (Jane Fonda çirkin mi?) Kadın-erkek ayırımı yapmadan bütün insanlara saygı göstermeli, kimseyi incitmemeliyiz, amenna.
Ancak, gençlerle konuşmaya gitmiş bir gazeteciye ellerinde yumurtalarla cıyak cıyak saldıran üç kız da o kuraldan muaf sayılmamalı, değil mi?
Herkesin, ama herkesin biraz daha az hırçın, biraz daha sevecen olmasını rica etsem, "Bu eski kurt kocayınca Polianna kesildi" diye alaya alınır mıyım?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA