Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Alkış!

Türkiye'yi Alice'in harikalar diyarına benzetmek hafif kalıyor artık. Görüntülerimiz oradaki acayiplikleri sollamakta.
Düşünün. Koskoca bir ayı. Sabıkalı. Demir çubukların arasından uzatılan bir insan elini ısırıp koparmış. Olaydan sonra hayvanat bahçesindeki kafeslerin üstüne iri harflerle uyarı yazıları yerleştirilmiş: "Hayvanlara el uzatmayın."
Bütün bunlar bilinir, görülürken vatandaş sokulup kafesine elini uzatınca ayı "Oh, gene kısmet geldi" diye hamle edip işaret parmağını koparıyor. Feryada yetişenler başlıyorlar diktirmek için parmak aramaya. Yok! Tahmin ediliyor ki hayvan yutmuş. Karnını yarıp orada arama yapılabilir ama, ince bir felsefe tartışmasının karara bağlanması gerek:
Hangisi daha değerlidir? İnsan parmağı mı, ayı karnı mı?

***

Hadi o facianın sorumlusu geçmişten ders almayı bilmeyen, izan ve eğitim düzeyi belirsiz bir kazazede. Beri tarafta bir parti var. İçi bol diplomalı allame, kurnaz taktikçi, kurt politikacı dolu, ülkeyi yönetmeye talip bir dev kurum.
Kendini akıl ve bilgi deposu saymasına karşın, Türkiye kamuoyu önünde rezil rüsva olmasının üstünden bir yıl geçmemiş daha. Genel başkan değişikliğini adam gibi gerçekleştirememiş de, komplolu-pornolu-şantajlı yoldan yapmış.
Şimdi size bir şey sorayım. Allah göstermesin, evinizde bir cinayet işlenmiş. Tetikçiyi o mu tuttu diye kuşku altında kalmışsınız. Konu tam aydınlanmadan ben kapınıza gelsem, rakip saydığınızı düşündüğüm birinin adını verip desem ki:
"Onu vuracağım, bana bir tabanca bul."
Tepkiniz ne olur? "Tabancayı kendin bul, hadi kolay gelsin" deyip uğurlamazsınız herhalde. En azından üstünüzdeki kuşku bulutunu büsbütün karartabilecek bir durumla karşılaştığınız için telaşlanırsınız. Dürüst ve sorumlu davranacaksanız polise haber verir, hedef kişiyi de "Tehlikedesin" diye uyarırsınız.
Sözünü ettiğim partinin başına malum tuzakla -ve namus abidesi olduğu iddiasıyla- getirilmiş bulunan kişi tıpatıp öyle bir öneriyle karşılaştığını açıkladı. Tek fark kullanılacak aletin tabanca değil de yine gizli kayıt kamerası olması. Gazetecilik kisveli kirli işler gönüllüsü bir kadın şantaj amaçlı tuzak kurmak için teknik destek istemiş kendisinden.
Ve hazret "Duymamış olayım, yıkıl karşımdan!" diye yerinden fırlayacağına, "Ben bulamam, kendin bul" tavsiyesiyle hanımefendiyi yolcu etmiş.
Ne yapsak, bilmiyorum. Ayı kafesine "Elini Sokma" tabelası asar gibi, endişelilerimizin umut odağı partinin duvarına "Rezilliğe Sokulma" mı yazsak? Seçimler yaklaştıkça hırslar kabarıp gözler dönerken işe yarar mı?
***

Ömrümce çok yanlışlığa, haksızlığa, korkunçluğa dayandım da, her yanı saran çirkinliğe katlanmak daha zor geliyor. Şu yazıyı yazarken yaptığım işin alanı çamur banyosuna döndü. Yargı da ivedi duşa muhtaç. İş âlemi zaten kıran kırana dövüş arenasıdır. Spor kesimimiz evlerden ırak. Sanat çevreleri mi? Anlattırmayın!
PKK tosunları kendilerine özgürlük savaşçısı diyorlardı. Ulu önderleri sayın kişi de Mandela'nın onur rakibi. Ama kan akışını durdurma yolu arayışlarına katılan Kürt sanatçıları ölüm tehditleriyle yıldırmaya çalışıyorlar.
Kahraman başkomutanları "İyi olur, susturulsunlar" buyurmuş.
Öyle şeyleri mafya yapar. Korkutmak istediğinin kapısına kedi ölüsü çiviler. Baba filminde görmüşsünüzdür: adamın sevdiği atın kafasını kesip yatağına koyar.
PKK tayfası kendine yakıştırıyor mu mafya itleriyle çirkinlik yarışına girmeyi?
Bu ortamda gözlerim güzellik kırıntıları bulma umuduyla çevreyi taramakta. Fazlasına rastlayınca sevindim:
Kürt aydınların tehditlere pabuç bırakmayıp barış çağrısı imzalamaları güpgüzel bir yiğitlik ve akılcılık örneğidir. Alkışlıyorum.
Kendi kulvarında öyle davranabilenlerimiz çoğalırsa Türkiye ne pis komplolara yenik düşer, ne de ayılara parmak kaptırır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA