Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Kapanlar

Duymuşsunuzdur, "Bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir" derdi eskiler.
Günümüz diliyle: Söylentisinin çıkması gerçekten olmasından zararlıdır. Çünkü sizi çekemeyenler çoksa ve hakkınızda "Falan şeyi yaptı" diye dedikodu çıkmışsa o iftirayı öyle şevkle yayarlar ki, söz konusu kabahati gerçekten yapmıştan beter olursunuz.
Karalama hedefi adamın karısını aldattığı mı söyleniyor? İstediği kadar yırtınsın "Ben evli değilim ki" diye. Ertesi gün hakkında daha ağır bir yapay suçlama yayımlanabilir: "Vicdansız yalancı, imam nikâhıyla kandırıp villasına getirdiği zavallı kadının varlığını bile inkâr etti!" Villasının olmadığını söylerse emlak vergisi kaçırmakla suçlanır. Battıkça batar.
Etkisi insanların olumsuzluklara inanmaya yatkınlıklarından kaynaklanan şüyu mekanizması çok daha vahim amaçlarla da kullanılıyor. Almanların ırk üstünlüğü gibi palavraları bütün bir ulusa yutturan Hitler propagandası onun "Bir yalan ne kadar büyükse o kadar inandırıcı olur" felsefesine dayanıyordu.
Bugün de haldır haldır döndürülmekte öyle dolaplar. İran'ı sevdiğimi söyleyemem. Ama "Orta Doğu gibi hassas bir bölgede saldırgan bir ülkenin nükleer silah edinme girişimi en büyük tehlikedir" tezinin nasıl tek taraflı kampanya aracı olduğunu görüyorum. Saldırgan İsrail Orta Doğu'da değil mi?
Oynanan oyunlar ilk bakışta göründüğünden çok daha ince. Propaganda dalaşının yakında başlatılacak bir sıcak savaşın peşrevi olduğuna inanmayın. Başı beladaki Batı'nın şu ara yeni serüven araması uzak olasılık. İsrail'in füze denemesine, cumhurbaşkanının "İran'a saldırı yakın" demesine de kulak asmayın.
Isıracak köpeğin havlamaması gibi, saldıracak ülke niyetini açıklamaz. Öyleyse tehditler niçin savruluyor?
Aslında siber dünya gibi üstü kapalı arenalarda çetin bir sinir savaşı sürmekte zaten. En büyük satranç kapışması da yine ekonomi alanında.
Gözünüzü kritik oyuncu Çin'den ayırmayın.
Gücü dünyayı gitgide sarıyor ama hızla artan enerji ihtiyacını karşılaması da günden güne güçleşmekte. O nedenle petrol zengini İran'ı kolluyor boyuna.
İsrail'in tehditleri gerçekte Çin'e uyarı:
"Beni karşına alma, İran'a dostluğunu sınırlı tut, nükleer programını destekleme.
Ona saldırırsam petrol fiyatları ikiye katlanır; zorlanırsın."

***
İzninizle konuların vahiminden hafifine döneyim bayramın son gününde. Ben bizdeki cinsler arası ilişkileri izlerken zorlanıyorum.
Kadınlarımıza türlü haksızlık, baskı, yabanilik yapılmış ve yapılmakta olduğu doğru. Hepsinin önlenmesi gerek, amenna. Şiddet çizgisine vardığı zaman öyle şeylerin aynı şiddetle cezalandırılması için hazırlanan yasal değişikliklere de alkış!
Ancak genellemelerin ölçüsünü kaçırıp çoğu kadını melek, çoğu erkeği iblis gibi görmeye başlarsak o da bir toplumsal şaşılaşma olur, ilişkileri gerer, karşılıklı şiddeti azaltacağına artırır.
Evet, karşılıklı. Çünkü "cins-i latif" de büsbütün latif, pasif, savunmasız değildir. Kimi kadın kimi erkeği çok etkili psikolojik şiddetle ezer. Melek konumundaki dişi insanların birbirlerine karşı en korkuncundan fiziksel şiddet uyguladığı bile görülüyor maalesef.
Bakın, önceki gün on beş yaşlarında iki kızımız aynı oğlana vuruldukları için bıçaklı düello yaptılar. Biri ötekini öldürdü, gözlerini oydu, boydan boya karnını yardı.
Buyurun, buradan yakın.
***

Olmadı, daha hafifletelim.
Kadına karşı işlenince cezalandırılması düşünülen suçlar arasında "musallat olma" da var. Aman onun tanımı net yapılsın; belirsiz kalırsa şantaj için kullanılır kolayca. Ayrıca, yine sorayım: "Musallat olma" tek yanlı mıdır?
Evlilik tuzağı temasını sıkça işleyen Bernard Shaw "Aslında erkekler kadınları değil, kadınlar erkekleri avlar" derdi. Bir gün yine öyle konuşunca dinleyenlerden biri itiraz etmiş "Amma yaptınız, hep erkekler kadınları kovalıyor" diye.
Gülmüş Shaw. "Öyledir," demiş, "kapanlar da fareleri kovalamaz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA