Bizim aslan sosyal demokratların yaratıcılıklarına ve hızlı çözüm bulma yeteneklerine "Hayran olmamak" mümkün değil.
Ne zaman bir hareket başlatsalar, akıllarına gelen tek tanım "Yeni oluşum" oluyor.
Ne zaman önlerine düşecek birine ihtiyaç duysalar, akıllarına gelen tek isim Erdal İnönü oluyor.
İşte adaşımız bir kez daha revaçta.
"Yeni oluşum" başlatan Celal Doğan, onursal genel başkanlık öneriyor.
Murat Karayalçın bunu duyar duymaz koşup, solu toparlaması için "SHP Genel Başkanlığı'nı geçici olarak üstlenmesini" teklif ediyor.
Sarıgülcü 10 CHP'li milletvekili huzuruna çıkıp "Başımıza geç" diye yalvarıyor.
İnönü'nün yanıtına ilişkin açıklama yok ama rivayet çok.
Kimine göre SHP'yi işaret etmiş, kimine göre CHP'yi, kimine göre Kemal Derviş'i! Kimi ise renk vermediğini, düşünmek için zaman istediğini sızdırıyor medyaya.
2001'de de böyle olmuştu. Baykal'la ters düşüp CHP'den ayrılan Murat Karayalçın ve Fikri Sağlar ikilisi kuracakları partinin sponsorluğunu İnönü'ye yüklemek istemişlerdi. İnönü de hazırlık çalışmalarına katılıp, son dakikada "Ben yokum" diyerek fizik denklemleri çözme uğraşına geri dönmüştü. Yerine kimi önermişti hatırlıyor musunuz; Sabancı Üniversitesi Rektörü, matematik profesörü Tosun Terzioğlu'nu. "Madem fizikçiden siyasetçi olacağına inanıyorsunuz, matematikçiden de olur" dercesine.
Karayalçın ile Sağlar ne yapsınlar; ok yaydan çıkmıştı bir kez. Estirdiği rüzgâr çoktan dinmiş SHP'yi kurdular. Sonuç ortada.
İnönü inceliği nedeniyle kapısını çalanların yüzlerine söyleyemediğini konferanslarda satır arasına sıkıştırdığı "taş"larla yansıtıyor:
"Vatandaş yeni insanlar bulamayınca, yeni gibi insanları arıyor."
"Yeni bir şey yapılmayınca eskiyi hatırlamak kolay oluyor."
"Muhalefet çok zevkli. Onun için muhalefetten ayrılmak istemeyenlere şaşırmıyorum."
Yıllar önce bir TV programında duyup hayran kaldığımız tanımla "Soyadı Kanunu'nun siyaset arenasına armağanı" olan İnönü bu arayışçılara bir iyilik yapmalı: Bahçeşehir Üniversitesi'nin Siyaset Okulu'nda vereceği derse onları da davet etmeli. Ve herkesin önünde sormalı:
"Nüfusunun yarıdan çoğunu 20 yaşın altındaki gençlerin oluşturduğu bir toplumun önüne 79 yaşında parti lideri çıkarmaktan utanmıyor musunuz?"
