Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Milo Venüsü

Yunanlılar'ın içine yuvarlandıkları ekonomik kriz nedeniyle duymadıkları alay ve hakaret kalmadı. Özellikle de Almanlar'dan: "Yalancı... Hırsız... Sahtekâr... Dolandırıcı..."
Bu hakaretlerde büyük ölçüde doğruluk payı var. Çünkü krizi "Tahrifat" tetikledi. 10 yılı aşkın süredir bütçe açığını ve kamu borcunu olduğundan az göstermek için başvurdukları hesap hileleri birikti birikti, mızrak çuvala sığamaz duruma gelince skandal patlayıverdi.
Başbakan Yorgo Papandreu peş peşe üçüncü şok reçeteyi halkına kabul ettirebilmek için Antik Yunan'ın ölümsüzleri Evripides'in, Eshilos'un, Öripides'in bile cesaret edemedikleri ağırlıkta trajik ifadeler kullanmaktan kaçınmıyor: "Bu acı ilacı yutmak zorundayız. Yoksa ulusal egemenliğimiz tehlikeye girecek..."
Meğer Papandreu rol yapmıyormuş, Yunanistan gerçekten ulusal egemenliğini yitirmek olasılığıyla karşı karşıyaymış.
Bu tehlike Alman politikacıların açıklamalarıyla, daha doğrusu dayatmalarıyla ortaya çıktı: Koalisyonun büyük ortağı Hıristiyan Demokrat Parti'nin önde gelen yöneticilerinden Josef Schlarmann ile küçük ortak Hür Demokrat Parti'nin milletvekillerinden Frank Schaeffler, Yunan Hükümeti'ne "Adalarını satarak borcunu ödemesi" önerisinde bulundular. "Bild" gazetesi bu çağrıları tek cümleyle özetledi: "Biz size para verelim, siz bize Korfu'yu verin!"
Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü olduğu dönemde bile zaptedemediği Korfu'yu. Barbaros Hayrettin Paşa'yı bile pes ettiren, Osmanlı'ya İnebahtı faciasını yaşatan Korfu'yu. Hep "Avrupa'nın doğudaki son Hıristiyan toprağı" diye tanımlanan Korfu'yu...
Neden Korfu? Yoksa Almanlar'ın bilinç altında hâlâ İyon Denizi'ndeki cennet adaları İkinci Dünya Savaşı'nda işgal edip Hitler rejiminin çökmesiyle boşaltmalarının acısı mı gizli? Yoksa Korfu yakınlarındaki Kefalonya adası sakinlerinin Nazi ordularına karşı direnişinin öcünü almanın mı peşindeler? Louis de Bernieres "Bestseller" olan ve beyaz perdeye de aktarılan "Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini" adlı romanında ne kadar güzel, ne denli şiirsel anlatır o direniş yıllarını; okudunuz mu?
Aklımıza takıldı; ya Almanlar'ın "Alın parayı verin Korfu'yu" önerisi, emsal olursa?
Örneğin, Çeşme'nin sadece 8 kilometre açığına düşen, geceleri ışıklarını görebileceğiz, sabahları horoz seslerini duyabileceğiniz Sakız adası kime geçer? George Soros'un "Hedge fon"una mı?
Ya, Bodrum'dan taş atımı (4 kilometre) mesafedeki Kos'a (İstanköy) kim talip olur? Wall Street'in bir başka fonu mu? Öyle ya; "Broker"larının yılın yorgunluğunu atmaları için Kos'tan daha iyi yer mi bulacaklar?
Peki, Midilli? Herhalde "Goldman Sach"a yakışır. Bir yandan Yunan hükümetlerine yıllarca borç gizleme taktikleri verirken, bir yandan da Yunanistan'ın sonunda iflas edeceği spekülasyonları yapan ABD'nin bu dev yatırım bankası, Ayvalık'ın tam karşısına bayrağını niye dikmesin?
İster misiniz; İtalyanlar da İkinci Dünya Savaşı'nda Oniki Ada'yı yitirmenin intikamını Rodos'u satın alarak çıkarsınlar...
Santorini'ye, Mikonos'a müşteri bulmak pek zor olmasa gerek; gay, lezbiyen oluşumları kuyruğa girerler. (Not: Tüm "Yatırımcılar"a Kardak'ı akıllarından bile geçirmemelerini tavsiye ederiz; durduk yerde Ege'de yeni bir kriz çıkarmasınlar!)
Herhalde en anlamlısı da Milo adasının satılması olur. Louvre Müzesi'ndeki Milo Venüsü'nü kurtarmaya çalışırken, Milo adasından da olmak...
Ama zaten Yunanistan'ın da Milo Venüsü gibi kolu-kanadı kırık değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA