Küresel krizin gölgesinde yaşanan 2009 yılı biter bitmez, birçok sektörde 'liderlik yarışı' ortaya çıktı. Özellikle otomotiv firmalarında gözler bu savaşa döndü. Dedikodular aldı başını yürüdü. Bazılarının yılı lider kapatabilmek için bayi satışlarını bile normal satış gibi gösterdikleri söylentileri yayıldı. Bunları dedikodu olarak değerlendirip, yorumumuza geçelim.

Birden fazla birinci
2009'u lider kapatanlar gazetelere verdikleri ilanlarla liderliklerinin keyfini çıkardı. Yapılan açıklamalara göre Renault üretim ve ihracatta birinci oldu. Ford, kamyon dahil toplam pazarın lideri oldu. Fiat, binek ve hafif ticari araçta liderlik koltuğuna oturdu. Hyundai, binek otomobilde pazar liderliğini ele geçirdi. Ancak birden fazla birincinin ortaya çıkması kafaları karıştırdı.

Tüketici ne düşünüyor?
Biraz daha zorlasak başka alanlarda da birinci bulmak kolay. En çok satan yerli otomobil satan firma, en çok satan SUV markası, pazar payını en çok artıran firma vb. Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Liderliklerini ilan edenleri küçümsemek amacıyla yazmıyorum. Sonuçta, lider olmak bir başarıdır. Ancak başarıyı, sadece lider olmayla eşdeğer tutanların çabalarını anlamakta güçlük çekiyorum. Lider olmanın patrona, bayilere, iş ortaklarına, çalışanlara bir mesaj olduğunu, motivasyonu artırdığını biliyorum.
Yöneticilerin yıl sonu primlerine katkısı olduğunu da tahmin ediyorum.
Bugüne kadar lider olduğu için o marka otomobili satın alan bir tüketici görmedim. Bu yüzden naçizane tavsiyem liderliği bir kenara bırakıp, gönüllerin lideri olmaya çalışmak. Uzun vadede başarının anahtarı burada...