Birçok şeyde olduğu gibi futbolda da başlangıçlar çok önemlidir. Beşiktaş dün akşam ligin ikinci yarısına iyi bir başlangıç yapan takımdı. Dünkü maçın akışını belirleyen Eskişehirspor'un oyun anlayışıydı bence. Ersun Yanal'ın takımlarında, oyunu fizik ve koşu mücadelesine döndürmek, rakibi baskı ve tempo oyununa zorlamak hakimdir genelde. Eskişehirspor da bunu yapmak istedi. Fakat buna çok iyi cevap veren bir Beşiktaş fizik kalitesi vardı. Eskişehir belki orta sahada topları kazanma fırsatı buluyordu ama bu topları o kadar çabuk kaybediyordu ki, defansı öne çıkaracak fırsatı bulamıyor ve Beşiktaş Eskişehirspor sahasında çok rahat oynayabiliyordu. Özellikle ilk yarının son 15 dakikasında bulduğu pozisyonlarla skoru 2-0'a getirebilirdi Beşiktaş, ama çok iyi oynayan bir İvesa vardı.
Devre 0-0 kapandı ancak bazen skor istediğiniz gibi gitse de oyunun istediğiniz şekilde olmadığını görmeniz lazım. O zaman oyunda gerçekleşen durum sizin düşüncelerinizi değiştirmenize ve farklı oynamanıza neden olabi lir.
Buna da uyum sağlamak gerekir. Bu yönden bakınca Eskişehirspor'un topun kendinde kalmadığını görüp çok daha erken değişikliğe gidebilirdi. Bana göre ikinci yarının hemen başında skoru bulmasındaki en büyük etken de bu oldu. Ondan sonra belki oyuncu değişikliğine gidildi ama o an oyunun rengi değişmişti.

PEKTEMEK FARKI
Golden sonra arkasında boşluk bırakarak oyunu daha önde oynamak isteyen bir Eskişehir vardı. Ama pozisyon bulmalarına rağmen çok net kontratak fırsatları da verdiler.
Bazı oyuncular vardır, ilk 11'de oynatır ve oyuna şekil vermesini beklersiniz. Bazı oyuncular vardır, oyuna girip skoru değiştirmesini beklersiniz. Tıpkı Mustafa Pektemek'in yaptığı gibi. Çok az oyun süresi almasına rağmen takımın en golcü ismi olması da bunu net bir şekilde gösteriyor. Bu iyi başlangıç Beşiktaş'ı yukarıdan kopmadan playoff heyecanını içine taşıyacak gibi görünüyor.