Millet niye Dan Brown'u peynir ekmek gibi okuyor da, John Grisham hatta aslında daha da iyi olduğu halde satmıyor?..
Dan Brown.. Da Vinci Şifresi.. Grisham mı kim?.. Romanlarını bilen bilir de, sinema seyircisi daha çok tanır, filme alınan romanlarından..
Pelikan Dosyası.. Jüri.. Yağmurcu.. Firma, Öldürme Zamanı, Grisham imzalı ondan fazla film ya da TV dizisinden benim hatırladığım..
Şimdi koşu bandım var ya.. Yürüme bandı benim için. Orada yürürken okuyacak kitaplar seçiyorum..
Sürüklesin ki, yürümedeki dakikalar kısalsın..
Kolay okunsun.. Meraklı olsun.. Da Vinci palavrasını bir nefeste okuyunca, Dijital Kale'yi de aldım.. Bu arada, gazete haberlerinde okudum. Oğuz Ağabey (Aral) ölürken plajda oturduğu masada Tazminat Kralı diye bir roman okuyormuş. John Grishman'ın.. Merak ettim onu da aldım..
Benim yürüyüşüm otomatik 35 dakika.. 30 dakika tempo, beş dakika soğuma..
Dan Brown'ın kitabı ile bu 35 dakikalar 10 dakikaya falan indi.. John Grisham ile sanki saatlerce yürüdüm.. Yani kitabı basan Remzi Kitapevi gücenmesin.. Oğuz Ağabey sıkıntıdan gitmiş olabilir..
Peki neden böyle?. Neden Dan Brown müthiş satıyor da, John Grisham çok arkalarda kalıyor.. Çünkü..
1. Brown evrensel konular seçiyor.. Din.. Bilgisayar.. Grisham, Amerika dışını çok az ilgilendiren konulara saplanıyor.. Örneğin avukatlık.. Amerika'da avukatlar öyle bir sömürü düzeni kurmuşlardır ki, bizdeki Temel fıkraları gibi orada avukat fıkraları anlatılır. Bizde böyle mi?.
2. Grisham anlatırken birinin peşine takılıyor.. Sonuna kadar onunla gidiyorsunuz.. Brown işin sırrını Michel Zevaco'dan kapmış..
Şimdi örnek kitaplarımıza bakalım.. Tazminat Kralı, yerlerde sürünen bir devlet avukatını tanıtarak başlıyor. Hani parası olmayanlara devletin verdiği maaşlı memurlar.. Bu zavallı avukat bir gün, toplu tazminat davalarının içinde buluyor kendi.. Amerika'da bu iş müthiştir.. Üzerine dökülen kahvenin sıcaklığı 90 dereceden yukarı diye McDonalds'dan 3.5 milyon dolar tazminat alan kadını, sigara şirketlerini milyarlarca dolara mahkettiren akciğer kanserlileri hatırlayın.
İşte bu avukat tam bir üç kağıtçı olarak, hem müşterilerini, hem firmaları dolandırarak yüz milyonlarla dolar kazanıyor ve sonunda baş aşağı günleri geliyor. Daha birinci bölümde ne olacağını tahmin ediyorsunuz. Roman aslında bir uzun hikâyeyi ancak kaldıracakken, bir dava, benzeri bir dava daha, bir daha, bir daha 400 sayfayı kaplayacak kadar tekrarlarla uzatılıyor ve aptalca sona varıyor.
Şimdi Türkiye'de böyle avukatlık, böyle toplu tazminat davaları var mı?.. Okur olup bitene ısınır mı, anlar mı?.. Yanlış seçim.. Sonuç sıkıntı..
Dan Brown'ın Digital Kale'si, herkesin evinde olan bilgisayar, herkesin belası virüsler ve şifrelerle uğraşıyor.. Hadi merak etme.. Zaten millet "Bu işin sonu nereye varacak" diye merak ediyor..
İkincisi, üslup aynen Michel Zevaco.. 10 cilt Pardayyan'ı bir nefeste okutan formül..
Pardayyan'la yola çıkıyorsunuz. En heyecanlı yerde bölüm bitiyor.. Dük dö Giz'i izlemeye başlıyorsunuz.. En heyecanlı yerde bölüm bitiyor, Fausta çıkıyor karşınıza.. En heyecanlı yerde bölüm bitiyor gene.. Sonra bir başkası, derken bir başkası ve kafanızda bin merak nefes nefese Pardayyan'a dönüyorsunuz.. Ana karakter o ama, yan karakterler ve onların sonunda Pardayyan ile kesişen öyküleri de harika..
Birbirine paralel gelişen hepsi meraklı, hepsi heyecanlı on öyküyü ayni anda okur gibi oluyorsunuz..
Dan Brown'ın taktiği aynen bu.. Pardayyan kadar zengin değil kişileri.. Ama ayni anda üç, dört serüveni izlemek de belirli hız veriyor okuyana..
Hafta sonu, ya da yaz tatilinin son günleri Dijital Kale'yi tavsiye ederim Tazminat Kralı ise, ceza gibi bir şey olur!..
