Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Gülümsemenin mucizeleri.. Ya da Tony Bennett mucizesi..

Tony Bennett, Bobby Darin'in şarkısını söylüyor.. "Bir zamanlar gözlerinde ay ışığı olan bir kız vardı / Elini elimin üstüne koydu/ Ve beni çok sevdiğini söyledi/ Ama o bir zamanlardı/ Çok zaman evvel.."
Aslında herkesin hayatında bir zamanlar gözlerinde ay ışığı olan kızlar vardı ve bir zamanlar o kızlar için böyle şarkılar yazılırdı.. Bir zamanlar..
..Ve gözlerinde ay ışığı olan kız beni aramıştı, yıllar yıllar sonra.. Ağlıyordu telefonda.. Çok kötü günler geçirmişti. O hayata tek başına kafa tutan, her şeyi tek başına kazanan kız bu defa yenilmişti.. Doktorları anlattı.. İlaçları anlattı.. "Bittim" dedi..
"Hayır" dedim.. "Bitmedin.. Doktorları unut. İlaçların hepsini at. Yarın birlikte bir mucize yaratacağız.."
Ertesi sabah bir mesaj attım telefonuna..
"Çok zor bir şey yapacaksın bugün. Bir gülücük.. Aynada sana bakan kıza bir gülücük yollayacaksın.
İçinden gelmese de.."
Ertesi sabah ikinci mesajım gitti..
"Bugün işimiz iki misli zor. Çünkü bugün iki gülücük.. Birincisi bu aptal mesajı okuduğunda.. İkincisi, içinden ne zaman gelirse.. Gelmezse, zorla.."
Sonra.. Sonra, günler sonra onun mesajı geldi.. "İlaçlar çöpe gitti.. Hâlâ zor.. Ama baş etmeye başladım. Başaracağım.."
..Ve Tony Bennett, Charlie Chaplin'in şarkısını anons etti..
"Smile/ Gülücük.."
"Gülümse, kalbin sızlıyorsa da/ Gülümse hatta kırılmışsa da/ Gökyüzü bulutlarla doluyken seni yakalar/ Eğer korkuların ve üzüntülerin arasında gülmeyi başarırsan/ Yarın güneşin senin için doğduğunu görürsün/ Yüzünü keyfinle aydınlat/ Hüznün bütün çizgilerini sakla/ Belki göz yaşı çok ama çok yakında/ İşte tam da o zaman gülümsenin zamanı/ Gülümse, ağlamak neye yarar/ Sadece gülümse/ O zaman hayatın hâlâ yaşanmaya değer olduğunu görürsün..
Şarkıya bakar mısınız?. Sözlere bakar mısınız?. Bir yaşam felsefesi anlatıyor Tony sahnede.. Hemen arkasından bir Gülümse şarkısı daha..
"Gülümsersen bütün dünya seninle gülümser/ Gülersen, bütün dünya seninle güler/ Güneş pırıl pırıl ışıldar/ Ağlarsan yağmuru getirirsin/ Öyleyse iç çekmeyi bırak ve gül..
..Ve devam etti Tony.. Bir Gülümseme şarkısı daha.. The Shadow of your smile.. Gülücüğünün gölgesi..
Gülümsenin nasıl mucizeler yarattığını en iyi bilenlerdenim.. Üniversite yıllarımda kendi kendimin doktoru olmuştum, her sabah aynanın karşısında gülümseme eğitimleri yaparak..
Üniversite yılları.. 50'ler.. 60'lar.. En güzel aşkların en güzel şarkılarla yaşandığı yıllar.. Tony Bennett en favorilerimizdendi, partilerde.. Işıklar loşlaştı mı, sarılırdık.. Teninin sıcaklığını duyar, saçının kokusunu içimize çekerdik, dans ederken ve kulağına şarkıyı fısıldardık, Tony'yle beraber..
"Take my hand/ I'm a stranger in paradise.."
Ve işte Tony, o gençlik, o üniversite aşklarımızın kahramanı şimdi bir kaç metre ötemde sahnedeydi. Hem de o şarkıları söyleyerek..
84 yaşında, dimdik.. 84 yaşında sahnede dans ediyor.. 84 yaşında, o yılların figürlerini yapıyor.. 84 yaşında yorulmuyor..
..ve 84 yaşında benim adıma konuşuyor.. "Neden bitsin.. Neden jübile yapayım.. Üzerine titreyeceğim biri varken ve biri benim üzerime titrerken.."
Yahu ne şarkılar bunlar..
"Hayatımda ilk defa birinin bana ihtiyacı var" diye fısıldıyor şarkısını Tony.. Birisinin, hele de gözlerinde ay ışığı olan birisinin sana ihtiyacı olduğunu duymanın nasıl bir sevinç, nasıl bir mutluluk olduğunu anlatıyor, bu defa..
Sanki bana özel konser yapıyor..
Erkan Gürsal geldi konser öncesi yanıma.. Türkiye, bizim kuşak onu Somer Soyata takma adıyla tanır.. Erkut Taçkınlı, Durul Genceli, Yalçın Ateşli Deniz Harbokulu Orkestrası'nın şefiydi. Askeri öğrenci oldukları için de takma isimle sahneye çıkarlardı.
Bir kaç ay evvel New York'ta rastlamış Tony'ye.. Türkiye'ye geleceği için heyecanlı.. "Orada beni tanıyorlar mı" diye defalarca sormuş..
Kerem Görsev anlattı.. "Saat üçte geldi Açık Hava'ya Hıncal Ağbi.. Ses düzeni dahil her şeyi kontrol etti. Her şeyi planladı. Mesleğine, seyircisine, kendisine saygı işte bu.."
Müthiş bir konserdi.. Tıklım tıklım açık havada bir de şarkıcılarımıza ders verdi.. Gerçi zahmet edip geleni pek yoktu.. Bir tarihi yaşamak onların umurunda değildi ki.. Gelseler de çok ihtiyaçları olan dersi alsalardı.. "Şarkı bağırarak söylenmez.. Şarkının içinde bağrılan bölüm vardır, ama şarkı bağırma değildir.."
Bazı şarkıları tek gitar, bazılarını tek piyano eşliğinde fısıldayarak söyledi Tony, bizim dans ederken sevgilimizin kulağına fısıldadığımız gibi.. Ama bir farkla.. O kalbimize fısıldadı.. Kalbimizden vurdu hepimizi.. Bittiğinde tüm tribünler ayaktaydı.. Alkışlar bitmedi, bitmedi, bitmedi.. Ve Tony yarım saat daha söyledi.. Yığınla şarkı daha söyledi..
Bizden bir sonraki, 68 kuşağından, son romantik kuşaktan Ünal'la doğrulduk..
Tony Bennett konserine iki biletim vardı. Ben güzellikleri tek başıma yaşayamam.. İlle de paylaşmalıyım.. Tony Bennett'i benimle kim paylaşır ki.. Tüm kız arkadaşlarımı teker teker elden geçirdim.. Nezaketen gelecekler, "Aman bitse" diye yanımda kıpır kıpır oturacak, belki çantalarının içinde mesajlar çekerek oyalanmaya çalışacaklardı.. "Hadi Ünal" dedim.. Tony'nin hakkını verecek kişi oydu, sonunda..
Merdivenlerden inip kulise girerken, omzumda bir el.. Döndüm Ayşe.. Bizim, benim Ayşe.. Özyılmazel.. Gözleri kan çanağına dönmüş.. "Ağlaya ağlaya bir hal oldum" dedi..
Tüm umutlarım geri döndü birden.. Bu kuşağa haksızlık ettiğimi düşündüm. Tony'yi hissederek dinleyenler, hâlâ, gene vardı.. Hep olacaktı.. Çünkü aşk, çünkü duygu hep olacaktı..
Gülümsedim..
Az sonra Tony geldi kuliste yanımıza "Koş öp Ayşe" dedim.. "Öp ki, herkes sevgilin sansın!.."
NOT: Bugün aslında TDK yazısının ikinci bölümünü anlatacaktım. Ne varki Tony Bennett'in harika şovu öne geçti. TDK haftaya...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA