Durdurulmaz/ Unstoppable tam da bayramlık bir film..
Anneler, babalar çocuklarını ellerinden tutsunlar, sinemaya götürsünler, hem kendileri harika vakit geçirsinler, hem de çocuklarına, çok önemli şeyleri, insanlığı, cesareti, kahramanlığı, bu giderek unutulan hasletlerin değerini bir nebze öğretmiş olsunlar..
Kişiliğimi şekillendiren şeylerin başında, gördüğüm aile terbiyesi kadar, okuduğum kitapların rolünün de olduğunu hep söylemiştim..
Pardayyanlar mesela..
Sözünde durmak, paraya kıymet vermemek, kadınlara saygıda kusur etmemek, şövalyeliğin temel unsurlarıydı mesela..
İnsanları sevmenin önemini o kitaplar anlattı bana..
Hollywood bu işi iyi biliyor.. Sevgiyi, insan sevgisini işlemeyi.. Ve de öyle filmler çekiyor ki, kahramanların, özel, olağanüstü insanlar değil, sıradan kişiler olabileceğini anlatıyor. "Siz de kahraman olabilirsiniz" diyor, çocuklara, özellikle..
Sıradan bir itfaiyeci, bir plaj cankurtaranı, bir mahalle bekçisi..
Bu defa kahramanlarımız bir tren makinisti ve bir şef tren..
Makinist tam tazminat almasın diye emekliliğine 3 ay kala kovulmuş bir yaşlı adam.. Denzel Washington.. Şef tren, torpille oraya atanmış bir çaylak, Chris Pine..
Yani daha işin başında iki zıt tip..
Bu iki zıt tip, kendi kendine hareket eden ve giderek hızlanan makinistsiz bir kargo trenini durdurmak için ölümcül bir teşebbüse girişiyorlar. Şansları pek yok. Ama marşandiz treni vagonlar dolusu zehirli ve patlayıcı madde yüklü.. 750 bin nüfuslu bir kent, Hiroşima'ya dönebilir..
Tony Scott, çok iyi bir film çekmiş.. Her anı heyecan dolu, baştan sona sürükleyici.. Son yıllarda hiçbir filmi bu kadar nefes nefese izlediğimi hatırlamıyorum. Denzel Washington müthiş ama, filmin baş oyuncusu 777 numaralı tren..
Treni izlerken Steven Spielberg'in Duel/ Düello'sunu hatırladım. Orda da bir TIR kamyanu baş roldeydi. Kara yolunda bir ölüm makinesi gibi giden kamyonu "oynatmıştı" Spielberg...
Scott da, Spielberg kadar başarılı, bir kargo trenini oyuncu gibi kullanırken..
Dediğimi yapın. Bu filme çocuklarınızla gidin..