"Hadi Sağlık Bakanlığı'nın umurunda değil, bu ülke insanın sağlığı.. Gizlemeyi marifet sanıyorlar, herkes dökülürken" dedim dün.. "Peki hastaneleri olan Üniversitelere ne oluyor?. Onlar niye susuyor" diye öfkelendim.. Üniversite, sadece dershane değil.. Ülkenin en önemli kurumu.. Biz öyle belledik.
Yazıları bitirdim. Eve döndüm. Balçiçek (Pamir) İlter Haberturk.com'dan aktarmış.. HaberTurk gazetesi niye manşet yapmamış, o da ayrı ya..
Uzman Prof. Begüm Çelikkol dehşet şeyler söylemiş.. "Keçi gribi olarak adlandırılan hastalık, Domuz Gribinin devam ediş şekli. Bu hastalık bir kaç sene daha sürecek.Virüs solunum yollarının alt kısmına, bronşlara yakın yere yerleştiği için öksürük uzun süre devam ediyor. İnsanlarımız büyük bir yanlış yaparak, ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar, antibiyotikler ve parasetamol içerikli ilaçlar (Minoset, Vermidon v.s.) kullanıyor. Oysa küçük çocuklar, hamileler ve kalp rahatsızlığı olanlar dışında ateş düşürücü alınmaması lazım. Çünkü ateş, vücudun virüse savunma sistemi. 38'i geçen ateş virüsü öldürüyor. Buna rağmen ateş düşürmeye çalışıyoruz.
Parasetamol bir kaç saatliğine ağrı kesip ateş düşürüyor, ama tedavi etmiyor. Hastalık bir haftada geçecekken, uzuyor. Hasta mutlak dinlenmeli. Bu süreç içinde hijyene dikkat edilmeli. Hasta mutlak kağıt havluya öksürüp, hapşırmalı, etrafa mikrop saçmamalı..
Toplumsal bir bilinçlenme ile kitlesel bir direnç göstermezsek bu hastalık 3-5 sene daha devam eder.."
Hadi buyrun?.
Şu korkunç gerçeklere bakar mısınız?. Bu bir ay içinde aldığım ilaçlar meğer işi uzatan şeylermiş.
Kendi paramla, kendi sağlığımı bozuyormuşum meğer.. Peki bunları açıklaması gereken kurum Sağlık Bakanlığı değil mi?. Toplumsal direnci nasıl göstereceğiz, bakan ekranlara çıkıp anlatmalı değil mi?.
Kanamalı Kırım Kongo Kenesi'ne karşı "Pantolon paçasını çoraba sokun" diye çare gösteren bakanımız, şimdi niye kayıplarda.. "Önemli bir şey yok" demekle olmuyor ki..
Dün bir doktor arkadaşım "Ölümler başladı" dedi..
Daha ne olacak?..