Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Kadıköy'de güzel sahneler..

Geçen günlerimi Kadıköy'den iki güzel görüntü süsledi.. Birinde ordaydım. Ötekini televizyondan izledim.
Televizyondaki, pazartesi akşamı.. Saraçoğlu Stadından naklen, Fener-Kayseri maçı.. Hani Sevgililer Günü'ne getirilip konan ve pek çoklarını eve bağlayan maç. Ben de onlardan biriydim..
Lig TV harika bir yayıncılık yaptı. Hele maç oynanırken, topu bırakıp tribünleri göstermek hatadır.. Ama o gece sahada öyle zevksiz ve tatsız bir mücadele, ama tribünlerde öyle hoş görüntüler vardı ki..
Sanırsınız binlerce insan Sevgililer Günü'nü kutlamak için orda toplanmış..
Gençler.. Orta yaşlılar.. Hatta 70 ve üstünde eşler.. Yan yana.. O soğukta sımsıcak nasıl mutlu, nasıl keyifli oturuyorlar. Çocuklar.. Anne ve babaları ile, tam bir "Aile Mutluluğu" sahnesi içindeler..
Kulüp her koltuğa sarı, ya da lacivert kalpler koymuş, kartondan.. Binlerce insan o kalpleri sallıyor.
Dünya güzeli kızlar.. Yakışıklı delikanlılar.. Birbirlerine sarılmışlar. Tribünde Sevgililer Günü.. Bin sene düşünsem aklıma gelmez..
Aşk ve sevgi üzerine pankartlar.. Afişler.. Görüntüler sahadan tribünlere dönsün diye dua ediyorum..
Bakın bu görüntülerin sahibi Aziz Yıldırım'dır.. O çok eleştirdiğim kulüp başkanı..
Kötü seyirci, iyi seyirciyi tribünden kovmuş, holiganlar her yere hakim olunca, 60'lı yılların o güzel tribünleri, hayallerde kalmıştı. Futbolda şiddet tehlikeli boyutlara ulaşınca, yeni yasalar çıkarıldı. Yönetmelikler yapıldı.
Holiganları besleyen damarın kesilmesine, amigolara bedava bilet dağıtılmamasına karar verildi. Üç büyük kulüp başkanı, kendileri destekleyecekleri satın almak için el altından gizlice vermemek için centilmen anlaşması da yaptılar. Ama anlaşmaya uyan, sözünü tutan tek başkan Aziz Yıldırım çıktı. Bütün baskılara, kopan kıyametlere, şantaj ve tehditlere karşı koydu ve o bedavacı çeteleri Saraçoğlu tribünlerinden temizledi.. Kötü kovulunca, iyi seyirci, çekinmeden maçlara gelmeye başladı. Genç kızlar, çocuklar, anneler, babalar, dedeler, nineler.. Bebekler hatta..
Aziz Yıldırım Saraçoğlu'nda özlediğimiz sahneleri gerçekleştirdi..
Fenerbahçe tribünlerini, gıptayla, özlemle ve itiraf ederim, kıskançlıkla izledim.

***

Hoffmann'ın Masalları.. Bir Opera.. İkinci yılında.. İkinci yılında olduğu halde Süreyya Salonu son koltuğuna kadar dolu.. Güzelliğe bakar mısınız?.
Ben karşıdan geldim. Ne koşullarda geldiğimi dün okudunuz. Bu yüzden biliyorum ki, seyircinin yüzde 90'ı Kadıköy'den..
Yani, Süreyya'daki Opera, Bale, Konser, Resital gecelerini Kadıköylüler dolduruyorlar.
Minnacık sahne.. Minnacık bir orkestra çukuru.. Yani her şey kısıtlı, ama salon dolu..
Tabii Hoffmann'ın neşeli, canlı müziği önemli sebep.. Ama daha önemlisi, geçen yıl da yazdım.. Genç yönetmen Recep Ayyılmaz'ın bir müzik olayına getirdiği görsellik..
Ben 50'li yılların sonunda opera izlemeye başladığımda, erkek ve kadın sanatçılar sıraları gelince sahnenin ortasına gelir, orkestra şefine bakarak şarkılarını söylerlerdi nerdeyse..
Orkestrada görsellik Yekta Kara ile başladı.. AKM'nin geniş imkanları içinde Kara dev yapımlara imza attı ve Opera seyircisi patladı.. Şimdi AKM ve onun imkanları yok. Ne zaman olacak, bilen de yok.. Ama "Görsellik" anlayışı devam ediyor. Genç Ayyılmaz harikalar yaratmış. Seyirci zerre sıkılmadan seyrediyor.. Dikkat buyurun. Operayı seyrediyor.. Sihirli sözcük bu..
O zaman da salon işte böyle doluyor.. Hem de ikinci yılında.. Hem de sadece Kadıköylülerle..
Güzel değil mi?.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA