Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Yılın en sert oyunu.. Kutlama!..

Babanın 60'ıncı doğum günü kutlaması.. Büyük aile, babanın Kopenhag'daki şato gibi malikanesinde kutlama için toplanır.. Ağabey, Paris'te restoran işletmekte, babasına benzemeye çalışan küçük oğul babasının istediği gibi bir evlat olmak için çırpınmakta ve Kopenhag'ın kenar mahallelerinden birinde, bir kafe bar yönetmektedir. Küçük kız kardeş, bilim adamı olma peşindedir. Abla ise, kısa bir süre önce intihar etmiştir.
Baba, doğum günü yemeğinde, büyük oğlundan, kız kardeşi hakkında bir kaç laf etmesini ister. "Ben söylemeye kalkarsam, ağlarım diye korkuyorum" der..
Ağabey, elinde iki zarfla ayağa kalkar.. "İki konuşma hazırladım baba, birini seç" der..
Baba yeşil zarfı seçer.. Büyük oğul "Bu doğruluk konuşmasıydı. Öteki cesaret" der ve o saygın, o otoriter ve o çok sevilen (Acaba) babayı anlatmaya başlar..
"Babam, yıkanmayı çok severdi.. Her banyodan önce kız kardeşim ve bana çöp çektirirdi. Kısayı çekene tecavüz ederdi.."
Böyle başlıyor işte, DOT'a alışık, ondan en sert oyunları bekleyen seyirciyi bile nefessiz bırakan yeni yapımı, Kutlama/ Festen..
Ve de sonuna dek müthiş gidiyor..
Festen, 1998 Cannes Film Festivali'ne bomba gibi düşen ve jüri özel ödülü alan Danimarka filminden uyarlanmış bir sahne oyunu..
Murat Daltaban
, oyunu, Büyükdere Hacı Osman bayırındaki o dünyalar güzeli Koleksiyon gösteri salonlarının bahçesinde kurulan bir çadırda sahnelemiş..
Oyun çadırın önünde başlıyor. Şatonun kapısı burası.. Doğum gününe gelenleri, seyirci de kapıda karşılıyor. Sonra hep birlikte içeri giriliyor. Çocuklar odalarına dağılıyorlar. Daltaban, tek bir yatakla üç yatak odası yaratmış. Ön taraf büyük masanın hazırlandığı salon.. Her şeyi birlikte, ama ayrı ayrı izliyorsunuz.. Sahneye koyuştaki incelik, başarı da burda..
Oyun ilerledikçe, ailede pek de sağlam ayakkabı denecek kimsenin de olmadığını görüyorsunuz.. Seks ve şiddeti şiddetle içeren cesur sahneler, gerilimi arttırıyor, seyirciyi zorlamaya başlıyor..
Ama DOT bu zaten..
Bu yıl Malafa'yı izlemiştim ilk olarak, DOT'ta ve hayal kırıklığına uğramıştım. Sıradan, klişelerle dolu ve nerdeyse 30 yıl geç kalmış bir kapitalizm eleştirisiydi. İçimden yazmak gelmedi.. Bu defa yazmadan üç gün bekledim. Toparlanmak için..
Kutlama'da oyunculuklar da çok iyi.. Özellikle de babada Köksal Engür, küçük oğulda Rıza Kocaoğlu harikalar yaratıyorlar.. Köksal'ı yıllar sonra gene güçlü bir rolde görmek hoş oldu benim için..
Rıza içinse yazılacak ve söylenecek çok şey var.. Bu delikanlı göründüğü her şeye imzasını atıyor.. Sinema, tiyatro.. Uzun rol, kısa rol, fark etmiyor..
Şu anda sinemalarda Kaybedenler Kulübü'nde o var.. İkincil rollerden biri.. Baş rollerin önüne geçiyor.. Kutlama'daki rolü de aslında ikincil.. Ama orda da, en öndekiler arasında..
Müthiş bir oyuncu geliyor, Türk perde ve sahnelerine.. Daha doğrusu çoktan geldi.. Bir gün bir Rıza oyunu, ya da filmi izlemeliyiz artık!..
Kutlama mı?..
Dedim ya.. Çok sert bir oyun. Gidip gitmeme kararını kendiniz verin..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA