Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir kötümser gün yaşadım ki..

Musalla taşının üzerinde bir tabut var.. Bayrağa sarılı.. İçinde Cüneyt yatıyor.. Büyük sanatçı, büyük insan, büyük dost Cüneyt.. Herkesin, en çok da Tilbe'nin sevgilisi Cüneyt.. Benden küçük.. Benden hareketli, benden dinamik.. Harıl harıl İstanbul Tiyatro Festivali'ndeki galasına hazırlanıyordu.. Gitti..
O tabutun içinde, ben dışındayım..
..Ve o an içimden konuşmak geldi Cüneyt'le..
"Yahu" dedim, "Sen mi daha talihlisin, ben mi, bilmiyorum!.."
Bir tabutun içindekine gıpta edişim ilktir..
Ben ki, hayat boyu çevresine "Umut" aşılayan, ben ki "Bitmeden bitmez" diyen Hıncal..
Niyedir, bu üzerime çöken kötümserlik..
Bu ülkede güç sahipleri Tiyatro'nun üzerine kâbus gibi çöker, Tiyatronun kellesini kopartmak isterken, tam da o günde, bu ülkenin en iyi tiyatrocularından birinin sanki kahrından ölmesi mi, yıktı beni?.
O da var tabii.. Ama Cüneyt bardağı taşıran son damla..
Günlerdir, haftalar, aylardır birikiyor karamsarlığım..
Ben, tiyatroyu seven, deliler gibi seven biriyim.. Tiyatroyu yazan, yücelten, teşvik eden, bir kişinin daha tiyatroya gitmesini sağladığı zaman bayram eden bir yazarım..
"Benim tiyatroma dokunmayın" dedim.. O kadar.. Yanlış demiş de olabilirim.. Başkalarının başka fikirleri olabilir.. Oturur, konuşur, tartışırız.. Bir noktaya geliriz.. Yeter ki niyet iyi olsun.. Aklın yolu bir nasılsa..
Ama buyrun..
"Tiyatroma dokunmayın" dedim, başbakanım, bu ülkenin iki kişisinden birinin oyunu alan, demokrasi tarihimizin en güçlü, sadece bu sebeple, en rahat, en anlayışlı, en hoş görülü, en sevecen, en kucaklayan olması gereken lideri gürledi..
"Sen despot aydın, sen zavallı.."
Bu benim, düşünebiliyor musunuz?..
Ben "Tiyatroma dokunmayın" dediğim için "Despot aydın ve zavallı" oldum..
O zaman oturur nasıl tartışırım.. Tartışmanın ne yararı olur?.
O zaman işte, tam da o zaman, tabutun içinde yatan Cüneyt'e sorarım..
"Hangimiz daha talihliyiz acaba?.."

***

"Kutsal kardeşlik haftası" ilan ettiğinde Başbakan nasıl umutlanmıştım.. "İşte Balkon Konuşması günleri şimdi başlıyor" diye.. Ama orda kaldı..
Başbakan, her gün, her fırsatta öfkeyle haykırıyor.. Birilerini hedefliyor ve öfkeyle haykırıyor..
Meclis gurubunda öfke dolu... Davet edildiği toplantılarda, İş veren Sendikalarında, İşçi Sendikalarında, bir sanat, bir keyif, bir lezzet açılışı, Moda Günlerinde bile nasıl öfkeli konuşurken..
Niye Sayın Başbakanım.. Niye?..
Bu öfkenin sebebi ne?. Ne zaman bitecek?..
Bitecek mi?..
"Kindar nesiller yetiştirme" amacı içinde "Öfke" biter mi?.
Niye kindar, kime kindar?.
Bu ülkeyi el birliği ile zaten, kin, öfke ve nefret ülkesine döndürmedik mi?.,
Allahın günü "Öteki" yaratıyoruz.. Herkes, hepimiz.. Balık baştan kokuyor çünkü..
Bizden olmayan herkes, öteki..
Her türlü bahaneyle öteki..
"Oyunu başkasına verdin, ötekisin" den tut, tuttuğun takıma kadar.. Farklıysan ötekisin.. Ötekiysen de düşman..
Fenerlisi, Galatasaraylısı öteki.. Sünnisi, Alevisi öteki.. Türkü, Kürdü, Rum, Ermeni, Süryanisi öteki.. Çerkesi, Gürcüsü, Balkanlısı, Boşnağı öteki. Yahudisi iyice öteki..
Kentlisi, köylüsü öteki.. Gece kondulusu, kondusuzu öteki..
Bugün yarattığımız bunca düşmanlık yetmedi.. Bir de dünün kapanmaya yüz tutmuş, unutulmuş yaralarını kaşımaya başladık.. Şarıl şarıl kanatmaya başladık ki, eski düşmanlıklar da hortlasın, bugünkülere eklensin..
Yangına nasıl körükle gidilirse, öyle gidiyoruz.. Her sabah yeni bir "Son Dakika.."
Yeni baskınlar.. Yeni toplamalar.. Ne zaman biteceğini kimsenin bilmediği davalar.. Mahkûm olmadan yıllarca hapis yatan, niye yattıklarını dahi bilmeyen tutuklular..
Cadı Kazanı'nı masum gösteren günler..
Yarın sıra kime gelecek?..
Yarın kim, hangi ev basılacak?.
Yarın içerdekiler, dışardakilerden çok mu olacak?.
Birisi ne zaman çıkıp "Tamam, bitti.. Tüm eski defterler kapandı.. Öfke, nefret, kin, düşmanlık günleri kapandı" diyecek?.
Kim "Bembeyaz sayfalı bir Türkiye başladı" diyecek?.
Ben, mutlu, huzurlu, umutlu bir Türkiye'ye ne zaman uyanacağım..
Kanımdan, inançlarımdan, oyumdan, tuttuğum takımdan, düşüncelerimden dolayı "Öteki" olmadığım bir Türkiye'ye ne zaman uyanacağım?.
Ben, yarınlarından endişesiz, korkusuz insanların ülkesi Türkiye'ye ne zaman uyanacağım?.
Cüneyt'e bir daha fısıldadım.. "Sen yarın uyanmayacağın için ne kadar talihli olduğunu biliyor musun, dostum?."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA