Futbol seviyesi vasatı aşmayan, ama ağır tabiat şartlarına rağmen hırslı ve mücadeleli bir derbi izledik. Daum da, Gerets de her zaman vurguladığım gibi sürekli yanlışlar içine düşen iki teknik direktör. Dün gece de öyle oldu.
Daum'un kötü gidişten sonra aldığı eleştiriler karşısında takımda oynama yapacağını tahmin etmiştim. Ama bu kadar büyük yanlış yapması da inanılır gibi değil.
Hadi Serkan'ı oynatmıyorsun Servet'i Luciano'nun yanına monte ediyorsun, Önder'i sağa çekiyorsun. Peki Nobre'nin yerine Deniz'i görevlendirmek hangi düşüncenin ürünü. Oyunu yönlendirme özelliği olmayan Deniz, Aurelio'nun yanında; ikinci ön libero bu yerin adamı Appiah da sağ kulvarda.
Bu yapı içinde orta saha nasıl organize olacak, koşmayan Alex ve sırtı arkadaşlarına dönük oynayamayan Anelka'yla nasıl pozisyon bulunacak.
İşte dahi Daum'un bu takım tertibi çok uzun süre mahkum oynadı. İlk devredeki kısa bir parlamanın sonunda gelen skor avantajına rağmen ikinci yarıda beraberlik golü göz göre göre geldi. İkinci golün de gelmesi her an mümkündü. Daum çok geç de olsa uyandı. Nobre'yi sokup Deniz'i çıkardı; taşlar yerine oturdu. F.Bahçe pozisyonlar buldu tek golle de olsa kazanıp olsa rövanş için az da olsa avantaj elde etti.
Gerets, Kadıköy'e Mondragon'suz ve üç santrforla çıktı. F.Bahçe'nin hatalı tertibi bir avantaj oldu. Hasan'ın mükemmel performansı, takım olarak sahayı iyi parsellemeleri ve Ayhan'ın presteki katkısı Galatasaray'ın oyuna hükmetmesini sağladı. Beraberlik golünde Hakan'ın geriye yaptığı asist mükemmeldi. Gerets, Nobre girdikten sonra yapması gereken hamlede geç kaldı. Son dakikadaki net pozisyon da gol olsa tur şansı çok zora girerdi. Ayrıca, Mondragon-Aykut tercihine de bir anlam veremedim. Mondragon o golleri yemezdi.
Hakem Cüneyt Çakır, hatalı düdükler çaldı. Ama maçtan kopmayarak az düdük çalma gayreti, kondisyonu ve oyuncularla sıcak ilişkileri olumlu taraflarıydı...