Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Türkiye'nin kredi notu niye artmıyormuş?

Bir ülkenin kredi notunun düşük olması, o ülkenin daha yüksek faiz ödeyerek borçlanmasına neden olur. Ayrıca yatırımcılar da o ülkeye yatırım yapmaktan kaçınırlar.
Gelelim Türkiye'nin son günlerde çok tartışılan kredi notuna... Türkiye'nin kredi notu hak ettiği yerde değil. Türkiye ekonomisinin sergilediği ekonomik performans ve kamu maliyesinin göstergeleri oldukça iyi olmasına rağmen Türkiye'nin ekonomisiyle kredi notu arasında böyle bir uyumsuzluk var.
Bu durumun düzeltilmesi ve Türkiye'nin notunun "yatırım yapılamaz" seviyesinden "yatırım yapılır" seviyesine getirilmesi gerekiyor. Ama kredi derecelendirme kuruluşları çeşitli bahanelerle Türkiye'nin notunu "yatırım yapılır" seviyeye getirmemekte direniyorlar. Böylece Türkiye borçlanırken gereksiz yere yüksek faiz ödüyor ve ülkeye yeterince doğrudan yatırım alamıyor.
Peki Türkiye'nin kredi notunun artmasını sadece kredi derecelendirme şirketleri mı engelliyor? Hayır. TOBB'un finansörlüğünü yaptığı TEPAV isimli eski bürokratların yönetiminde oluşan bir kuruluş var.
Bu kuruluş nedense son günlerde Türkiye'nin kredi notu artışını hak etmediği görüşünü ısrarla yaymaya çalışıyor. Bu kuruluşun övgüyle bahsettiği ve IMF verilerine dayanarak kendi uzmanına hazırlattığını öne sürdüğü Türkiye analizine baktım. Bu analizde, Türkiye'nin kamu maliyesi göstergelerinin, özellikle de kamu borçlarının faiz ödemelerinin Avrupa'nın sorunlu ülkelerinden daha yüksek olduğu ileri sürülüyor. Oysa gerçek böyle değil. Çünkü bir ülkenin kamu borç anapara ve faiz ödemeleriyle ilgili, kredi derecelendirme kuruluşlarının dikkate aldığı unsur "primary balance" yani birincil bütçe dengesidir.
Nedir birincil bütçe dengesi? Konvansiyonel bütçe açığından devletin ödediği faiz toplamı çıkarıldığında kalan tutar negatifse ve bu tutarın milli gelire oranı yüksek ise, o ülkeyle ilgili "borç ödemede sorun çıkabilir" yorumu yapılır. IMF'nin hazırladığı ülke raporlarına göre, İspanya'nın birincil dengesinin milli gelire oranı 2010'da eksi 7.1, İrlanda'nın eksi 29, Yunanistan'ın eksi 2.2 iken Türkiye'nin eksi 0.3. Yani birin altında görünüyor. Bu da ortaya koyuyor ki, TEPAV'ın ileri sürdüğünün aksine, Türkiye kamu borç ödemesinde diğer ülkelere göre oldukça iyi durumda.
Kamu borç yüküne gelince... IMF ülke raporunda Türkiye'nin kamu borç yükü 2010 için yüzde 44.1 seviyesindeyken, İrlanda'nın borç yükü yüzde 98.9, Yunanistan'ınki yüzde 130 ve İspanya'nınki yüzde 63.7 oranında bulunuyor. O halde bu üç ülkenin Türkiye'den daha yüksek not almasını nasıl savunabilirsiniz? Bunu savunmak için ekonomik aklın firar etmesi gerekir.
TEPAV'ın övgüyle bahsettiği raporunun cari açık kısmı ise daha da matrak. Raporda, ekonomideki cari açık, "kamu riski" olarak gösteriliyor. Oysa söz konusu cari açık, kamu bütçesi açığından kaynaklanmıyor. Özel sektörün borçlanmasından kaynaklanıyor. Bu açığın da, özel sektörün bir cebinden diğer cebine yani kendi kendine borç yaparak oluşturulduğunu artık bilmeyen kalmadı. Kaldı ki TEPAV raporuna dayanak olduğu ileri sürülen IMF ülke raporlarında da, İspanya, İrlanda ve Yunanistan'ın cari açıklarının milli gelire oranları Türkiye'den daha yüksek durumda. O halde Türkiye'nin notunun bu ülkelerin altında olmasını haklı gösterecek hiçbir neden yok.
O zaman sorulacak kritik soru şu. TEPAV neden bu şekilde gerçek dışı görüş yayarak ekonomik bekleyişleri olumsuza çevirmeye çalışıyor?
Seçimle iş başına gelmiş AK Parti'ye karşı olabilirler. Ama Türkiye'nin notu artmadığı için dışarıya durmadan yüksek faiz ödeyen AK Parti değil, Türkiye halkı. Türkiye'nin kredi notu artışını hak etmediğini, yanlış ekonomik verilerle savunarak, bu halka yüksek faiz ödetmeye ve yatırımdan ve iş imkânlarından yoksun bırakmaya sizin ne hakkınız var?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA