Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Barış süreci faiz giderlerini azaltıyor mu?

Geçen yıl başında faiz lobisi Avrupa Birliği'nde yaşanan ekonomik küçülme nedeniyle Türkiye'nin ihracat yapamayacağını ve döviz bulamayacağını iddia etti. Hatırlayacaksınız yaşanacak döviz kıtlığının ABD dolarının fiyatını 2.5 liraya yükselteceğini iddia edenler bile oldu. Bu nedenle dövize spekülatif ataklar gündeme geldi. Tabii döviz cephesinde yaratılan bu endişe faizleri de hızla yükseltti. Hazine'nin iki yıllık borçlanma faizleri yüzde 12'nin üzerine çıktı. Fakat bu manipülasyon kamu bütçesi açığı ve devlet borçlarının milli gelire oranlarının sırasıyla yüzde 1.7 ve yüzde 36.1 seviyesinde olması nedeniyle uzun süremedi.
Hemen belirtelim bu arada faiz lobisinin girişimiyle Standard &Poor's Türkiye'nin notunu düşürdü. Fakat işler lobinin planının tersine gelişti. Türkiye'nin Avrupa'ya ihracatı azalırken diğer ülkelere ihracatı çoğaldı. Ve azalacak denilen toplam ihracat 2012'de bir önceki yıla göre yüzde 13 arttı. Bu manipülasyon tutmayınca faiz lobisi bu defa Türkiye'yi ABD Senatosu'na, İran'a altın ihraç ediyor diyerek suçladı. Lobinin amacı ihracatı azaltıp, dış ticaret açığını çoğaltıp dolayısıyla cari açık üzerinden kırılganlık yaratarak hem dövizi hem de faizi yükseltmekti. Ama beklentileri gerçekleşmedi, altın ihracatı sürdü. Bunun yanında yeni pazarlara ihracatın çoğalması döviz ve faizde gerginliği azalttı. Bütün bunların yanında aşırı ısınma gerekçesiyle beklenenin üzerinde soğutulan ekonomi iç talebi hızla küçülttü. Bu gelişme para talebini de azalttığından faizler geriledi. Tabii bu arada faiz lobisinin ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışı yapmamak için sık sık kullandıkları "Türkiye'nin notu artamaz çünkü terör ve silahlı çatışma var" söylemi dayanağını yitirmeye başladı. Bu arada barış süreci hayata geçirildi. Böylece faiz lobisinin çok kullandığı silahlı çatışma gerekçesi artık inandırıcılığını yitirmek üzere. İşte bu olumlu gelişmelerin yaşandığı ortamda Hazine nakit dengeleri değişmeye başladı.
Gelelim Hazine nakit dengesindeki değişime... Yılın ilk üç ayında Hazine geçen yılın aynı dönemine göre 2 milyar lira daha az faiz ödedi. Ödenen faizler 17 milyardan 15 milyar liraya geriledi. Ve geçen yılın ilk üç ayında 8.2 milyar lira olan Hazine nakit açığı 2013'ün ilk üç ayında 6 milyar liraya geriledi.
Peki Hazine faiz giderlerinin azalması niçin önemli? Çünkü faiz paranın maliyeti olduğu için yüksek maliyetle borçlanmak yerine daha düşük maliyetle para bulmak hem yatırımları hem de kamu hizmetlerini çoğaltır. 2002'de toplanan vergilerin yüzde 85.7'sinin faize ödenmesi, kamu hizmeti olan altyapı, eğitim ve sağlık hizmetlerini aksatıyordu. Oysa şimdi toplanan vergilerin yüzde 17.4'ü faizlerin ödenmesinde kullanılıyor, böylece daha fazla kaynak altyapı yatırımına, eğitim ve sağlığa ayrılıyor dolayısıyla kamu hizmetlerinin miktar ve kalitesi artıyor.
Bir de Türkiye'nin notunu artırmamak için "politik risk ve silahlı çatışmayı" gerekçe gösteren kredi derecelendirme kuruluşlarını uyarmakta fayda var. Son dönemde Kuzey ve Güney Kore arasında yaşanan gerilim endüstri bölgelerinin bile kapatılmasına neden oldu. Pek çok yabancı yatırımcı Güney Kore'yi terk ediyor. Neredeyse bu iki ülke arasında nükleer çatışma çıktı çıkacak. Oysa bu gerilimin tarafı olan Güney Kore'nin döviz cinsinden notu hâlâ S&P tarafından A+ düzeyinde tutuluyor. Türkiye'de ise barış süreci hızla ilerliyor o halde "niye Türkiye'nin notu yatırım yapılamaz seviyede, Güney Kore'nin neredeyse altı kademe altında olan BB +seviyesinde tutuluyor?"
Bu sorunun tutarlı cevabı verilmediği sürece kredi derecelendirme kuruluşlarının notlamalarının objektif olmadığını söylemeye devam edeceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA