Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Bankalar kurtarılmalı mı, devletleştirilmeli mi?

Krizlerde batan bankalar ülke ekonomileri için büyük sorun yaratıyor. Peki bankalar niye batıyor? Çünkü bankalara açık ve örtük devlet garantileri verildiği için "büyük batırılamaz" düşüncesini gerekçe gösterip sermayeleriyle orantısız riskler alıp sürekli büyüyorlar. Peki bankacılıkta büyük niye batırılamaz? Çünkü bankalar gecelik borçlanmalar nedeniyle bilançoları birbirine bağlı kuruluşlar olduğundan bir banka battığında diğer sağlam bankayı da batırabiliyor. Bu nedenle bankalar devlet tarafından kurtarılıyor. Tabii bu durum ahlaki zafiyet yaratıyor. Ve bankalar battıkları takdirde kurtarılıp tekrar aynı riskleri alıp büyümeye devam ediyorlar. Böylece dayandıkları motto hep aynı olunca krizler kaçınılmaz bir hal alıyor. İşte bu nedenle 2013 Nobel İktisat Ödülü alan üç iktisatçıdan Equene Fama bankaların kurtarılmaması gerektiğini, bunun yerine devletleştirilmesini öneriyor. Önceki gün International New York Times'da Fama bu görüşüne gerekçe olarak şunları söylüyor: "Bankayı kurtardığınız takdirde anlamsız teşvik veriyorsunuz. Risk almasını yeniden destekliyorsunuz. Böylece ileride tekrar kurtarılacağını düşünüyor bankacı. Oysa batan bankaları devletleştirip içini temizleyip tekrar özelleştirmek gerekir" diyor.
Tabii Fama'nın bu düşüncesi adeta Karl Marx'ın önerisini akla getiriyor. Marx, Komünist Manifesto'da "kredi müessesesi devletin tekelinde toplanmalı, devlet sermayesiyle kurulacak bir ulusal banka ayrıcalıklı bir tekel olmalı" diyor. Equene Fama kim? F. A. Hayek'in görüşlerine inanan liberal bir iktisatçı fakat neredeyse bankacılık riskleri konusunda sanki Marx'a yaklaşıyor ve "bankalar devletleştirilsin" diyebiliyor. Fakat tek farkı, devletleştirmenin ardından temizlik yapıp yeniden özelleştirilmesini öneriyor.
Niye anlattık bütün bunları? Anlattık çünkü bankacılık rekabete açık bir alan değil. Dolayısıyla eksik rekabetin olduğu, bu nedenle düzenlenen ya da regüle edilen bir piyasa olarak ortaya çıkıyor. O halde faizlerin rekabet içinde belirlendiğini söylemek kocaman bir yalan oluyor. Ve tüketiciyi korumak için regülatör kuruluşun faizlere müdahalesi gerekiyor. Aksi takdirde bankacılık sektörünün lobilerce yönlendirilen fiyatlarla krizlerden kesinlikle kurtulamayacağını, ekonomiyi sürekli riske edeceğini söyleyebiliriz. O halde faizlere, düzenleyici kurumların, kesinlikle müdahale etmesi gerekiyor. Düzenleyici kurumların, özellikle küçük tasarruflar, tüketici ve KOBİ kredilerinde rekabet fiyatına yakın bir para fiyatı ya da faiz belirleyerek tasarruf sahibini, tüketiciyi ve yatırımcıyı faiz lobisinin insafına teslim etmemesi gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA