Antalya'da yerel gazetelerle birlikte birkaç ulusal gazetenin 'Akdeniz' ekleri var... Bu gazeteler arasında büyük bir rekabetin olması gayet normal... Her zaman bunu desteklemişimdir. Rekabet habercilikte, objektiflikte, hızda, iyi gazetecilik yapma şevkinde olursa en başta okuyucuya yarar... Bu rekabet okuyucunun önüne daha iyi gazetelerin gelmesine, haberciliğin, gazeteciliğin daha iyi sergilenmesine yol açar...
Ama içi boş cümlelerle, 'Biz en iyi gazeteyiz, biz en iyi haberciyiz' laflarıyla, rakiplere laf atıp okuyucuya 'aldanmayın' demekle rekabet olmaz... Okuyucu, hele hele Antalya'daki okuyucu bunlara kanmaz...
Sabah Gazetesi'nin Akdeniz Temsilcisi olmamın yanı sıra Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nin de Başkanı olduğum için kelimelerimi titizlikle seçiyorum...
Yapmasınlar... Beyhude gayret... Okuyucuları kandıramazlar...
Çeyrek yüzyıl sonra yanlış yaptıklarını fark edip, 'yazıişlerini buraya getirdik' diye övünenlerin; yazıişleri ile birlikte 'ruh'larını da, 'gazetecilik hasletleri'ni de buraya getirmeleri gerekiyor...
Mesela...
Ben Antalyaspor'un Cumartesi akşamı oynadığı maçı, Pazar günü gazetemde veremesem, takım kümede kaldı mı, düştü mü okuyucumu haberdar edemesem, bırakın "Biz Akdeniz basınının amiral gemisiyiz" diye cümleler kurmayı, bırakın yazı yazmayı, ortalarda görünmem...
Sen saat 19.00'da başlayan maçı ertesi güne yetiştireme, sonra çıkıp 'gazetecilik, habercilik' dersi vermeye kalk... Olmaz... Önce haddini bilmek lazım...
Saat 21.00'de biten maçı beklemeye değer görmeyebilirsin...
Teknik yönden eksikliklerin vardır, yetiştiremeyebilirsin...
Ya da ne bileyim 'Bu maçın haber değeri yok' da diyebilirsin...
Hiçbirini eleştirmem...
Ama aynı gün habercilik, gazetecilik dersi verip, "Yok ben amiral gemisiyim, yok hücumbotum, yok fırkateynim" dersen, okuyucu bu söylediklerine güler...
Kandıramazsın...
"Ana gazete veriyor maçı nasıl olsa" deme şansın da yok... Çünkü bu direkt "Ben bu bölgenin okuyucusunun ne istediğini hiç bilmiyorum" itirafıdır...
Mesai saatlerindeki haberlerde amiral, mesai dışında kıdemli başçavuş olunmaz... İyi haberciysen geceleri de bi zahmet çalışmak gerekir...
45 dakika uzaklıktaki şehit cenazesini haber yapama, Antalyaspor'un kümede kalıp kalmadığını okuyucularına 48 saat sonra bildir, Antalya'nın gündüz maçında Kupa'da Trabzon'u elediğini kendi okuyucun öğrenemesin, sonra kalk, "Habercilik şöyledir, böyledir"... Tuhaf...
Arşivler ortada... Saklama imkanımız yok...
Açalım bakalım, 'amiral biziz' diye övünenlerin gazetelerindeki haberlerin yüzde kaçı Sabah Akdeniz'de bir gün önce, iki gün önce, hatta bir hafta önce çıkmış?..
Yapmayın...
Boşuna çaba...
Beyhude...
Çıkın sokağa, sorun okuyucuya, 'Kim daha iyi haberci' diye...
İçi boş cümlelere kanmaz Antalya'daki gazete okuru...
Kandıramazsınız...