Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Pardon Cüneyt Ülsever!

Cumartesi öğleden sonra, pazar günkü köşeme kullanılmak üzere Oktay Ekşi ile ilgili ironik üslupla bir yazı kaleme aldım.
Yazıyı yazdığım saatlerde Oktay Bey'in henüz istifa ettiği bilgisi düşmemişti internete.
Söz konusu yazımda da muhteremin bu yaptığı hatanın ilk olmadığını 2006 yılında da randevu alamadığı için Başbakan Erdoğan'a, "Sonun Adnan Menderes gibi olacak!" diye mektup yazdığını, o yazı üzerine de rahmetli Ufuk Güldemir'in çok ağır bir analiz kaleme alarak, "Başımız sağolsun. Oktay Ekşi'yi kaybettik!" dediğini hatırlattım.
Yani demek istedim ki aslında; "Ekşi'nin ayıbı ilk değil. Aslında onun kayıp bir yazar olduğu, bitik bir kalem olduğu zaten seneler evvel Ufuk Güldemir tarafından ilam edilmişti. Şimdi yeniden kaybını istemek tekrara düşmek olur. O nedenle gelin, muhterem huzur bulsun diye biz de helvasını kavuralım!"
Ancak nedense bu yaptığım ironi bazıları tarafından anlaşılmamış.
Mesela her zaman çok zeki ve kıvrak bir zekâya sahip olduğunu düşündüğüm Cüneyt Ülsever gibi üstad bile demiş ki dünkü yazısında; "Bir yazar Oktay Ekşi hakkında şunları bile yazabildi: "'Hadi gelin. Rahmetlinin helvasını da biz kavuralım' diyorum. 'Kavuralım ve gerçekten onu yattığı yerde huzura kavuşturacak bu işi kökünden halledelim' diyorum. (Sevilay Yükselir-Sabah-31.10.2010)" Fani dünyada bir gazetecinin meslektaşı ölüm çığlığı attığına da şahit olduk!"
Yani beni Ekşi'nin gerçekten ölümünü isteyen bir yazar olarak tasavvur etmiş okurlarına.
Doğrusunu isterseniz Ülsever'in hakkımda yazdığını okuyunca kendime çok kızdım.
Üzüldüm de aynı zamanda.
Çünkü benim o yazıdaki niyetim katiyen bu değildi.
Niyetim biraz Ufuk Güldemir'i hatırlatmak ee tabii biraz da Oktay Ekşi'nin geçmişinde de benzer hataları bulunduğuna dair ipucu vermekti.
Ama Ülsever gibi bir kalem ustası tarafından yanlış anlaşıldığımı görünce, "Koca bir başyazarın ne hallere düştüğünü anlatmak için böyle dolambaçlı bir yol tercih etmenin ne gereği vardı?" dedim kendi kendime.
Anlataydım dümdüz. Adam gibi yazaydım.
Herkesin anlayabileceği bir dilden.
Şöyle diyeydim mesela;
"Efendim. Başbakan söylemese hiçbirimizin haberdar olamayacağı sözüm ona bir başyazar için boşuna dövünüyoruz. Başbakan'a, "Sen de asılacaksın" diyerek urgan sallayan bir kalemin daha o vakit tarihin arka sayfalarına gönderilmesi gerekiyordu. Yani adamın başyazarlığının da, yerin dibine batırıp itibarsızlaştırdığı o konsey başkanlığının da daha o tarihlerde son bulması gerekiyordu. Zannımca Oktay Ekşi'ye beklenenden fazla yol verilmiştir. Beklenenden fazla kredi açılmıştır!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA