Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Ayakkabını bağla ve sadece koş!

İsviçre gibi zengin bir ülkede bile 3 gün geçirmek Avrupa'nın nasıl batmaya mahkûm bir kıta olduğunu anlamaya yetiyor!
Çünkü üzerinde yaşayanlar gerçekten enteresan insanlar.
Düşünün... Adamların gemileri delinmiş.
Her bir tarafından foşur foşur su alıyor. Azıcık bir lodos filan esse hepten gümleyecek ama bu o gemide yaşayanların umurunda değil!
Yahu bir ülkede eczaneler hafta içi her gün bir buçuk saat öğlen tatili yapar mı?
Turizme hizmet verip oradan gelir eden restoranlar öğleden sonra, marketler bütün hafta sonu kapalı olur mu?
Müşterinin sipariş ettiği kıytırık bir pizza ancak 1 saatte servis edilebilir mi?
Bu nasıl tembelliktir, bu nasıl vurdumduymazlıktır!
Adama, "Batıyorsun kardeşim!
Çok yakında dibin görünecek.
Kaldır biraz poponu. Azıcık fazla mesai yap. Dükkânını günün ortasında bir buçuk saat değil de atıyorum yarım saat kapat! Pazar değil de hiç değilse cumartesi yarım gün çalış!"
filan diyorsun ama oralı bile olmuyor!
Üstüne bir de; "Boşverrrrr...
Biz büyük ülkeyiz! Onun için bişi olmaz! Büyük balık asla yutulmazzzz..."
modunda cevap veriyor sana...
Valla... Ne olacak bu Avrupalının sonu? Ne zaman duvara çarpıp kendine gelecek bilemiyorum ama gerçekten berbat ve bedbaht durumdalar!
İnanın, onların bu hallerine bakıp bizim ahali ile filan bi kıyaslamaya gittiğinizde şükrediyorsunuz her defasında.
Durup durup diyorsunuz ki kendi kendinize; "Biz ne çalışkan, ne organize milletiz be!" Aklın yolu bir. Dünya Ticaret Örgütü'nün 8.
Toplantısı için Türkiye'yi temsilen gelen Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan'ın temasları boyunca verdiği mesajlarda hep bu yöndeydi. "Açlık ve yoksulluk" üzerine DTÖ'de sunum yapan Bilfen'li çocuklarla sohbetinde de benzer ifadeler kullandı Sayın Bakan.
Hedeflerine doğru adım adım yürüyen çocuklara o kadar o doğru bir tüyo verdi ki; "Unutmayın ki ticarette hızlı olan kazanır. Bizi bugün dünyanın 16'ncı, Avrupa'nın 6'ncı büyüyen ekonomisi yapan olgu bizim bu hızlılığımız, çalışkanlığımızdır!" cümleleri ile.
Ülkenin geleceği olacak bugünün gençlerine bunu sık sık hatırlatmak lazım.
Gerçekten de olay tam da Zafer Çağlayan'ın dediği gibi. Küresel kriz bütün algıları öylesine altüst etti, davranış biçimlerini öylesine değiştirdi ki!
Durum artık eskisi gibi değil!
Artık, büyük balık, küçük balığı filan yutmuyor! Hızlı olan balık, yavaş balığı "lüp" diye mideye indiriyor!
Tabii, Zafer Çağlayan'ın bu ifadeleri kısa bir süre önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden arasında yaşanan üstü kapalı bir tartışmayı da akıllara getirdi.
Hatırlarsanız Biden, Babacan'ın Avrupa'da kriz yaşayan ülkelerle Türkiye'yi karşılaştırırken "Artık büyük balık değil hızlı balık küçük balığı yiyor" açıklamasına bozulmuş ve "Krizde de olsak unutmayalım ki genç köpekbalıklarıyla dolu bir denizde ABD hâlâ bir balinadır" cevabını vermişti!
Ben şimdi kendisine buradan seslensem ve desem ki; "Yanılıyorsunuz abiciğim! Balina da olsan. En büyük de olsan bu yavaşlıkla geride kalmaya mahkûmsun sen!" filan...
Nasıl olsa duymayacak beni.
Ama yine de bugün mühim olanın, kimin büyük ya da görkemli olduğu değil, kimin daha kurnaz, temkinli ve hızlı olduğunu ortaya koymak için, Çağlayan'ın Bilfen'li çocuklara anlattığı o muhteşem hikâyeyi yazacağım: "Bir uçak kazası olur. Kazada ikisi hariç bütün yolcular hayatını kaybeder. Sağ kalanlardan biri Amerikalı, diğeri Japon'dur. Bu ikili, tam olayın şokunu atlatmaya, kendilerine gelmeye çalıştıkları bir zamanda vahşi bir kaplanın üzerlerine doğru gelmeye başladığını görürler.
Bunun üzerine Japon süratle ayakkabısının bağlarını bağlamaya başlar. Bu arada Amerikalı da şaşkın şaşkın Japon'u izlemektedir. Ve dönüp ona der ki; 'Ne yapıyorsun?
Sen kaplandan daha hızlı koşacağını mı zannediyorsun?'
Bunun üzerine Japon enteresan bir cevap verir. Dönüp Amerikalı'ya 'Ben o vahşi kaplandan daha hızlı koşamayacağımı biliyorum ama şu anda senden daha hızlı koşmam gerektiğini biliyorum!' der."
Olay budur yani!
Ayakkabının bağlarını bağlamak ve hedefe koşar adımlarla varmaya çalışmaktır!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA