Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Allah'tan da mı korkunuz yok sizin?

Böyle bir adalet anlayışı böyle bir yargı kararı olamaz! Alenen insafsızlık, alenen vicdansızlık bu. Genç bir insanın hayatına resmen kast etmek ve dönüp ona, "Çocuğum sen o poşuyu takmakta da, o eylemlere katılmakta da son derece haklıydın. Aslında yapman gereken daha fazlasıydı. Senin eline silah alıp dağlara çıkman ve bizim gibi adalet duygusundan yoksun orta çağ zihniyetine sahip yargıçlara karşı mücadele etmen gerekirdi" demektir. Nasıl olur? Neyin ne olduğunu, bugün ne yaptığının yarın ne getireceğini, sonuçlarının ne doğuracağını kavrayacak olgunlukta olmayan genç bir insan nasıl böyle bir cezaya çarptırılır? Yahu dile bile kolay gelmiyor söylemesi! Tam 11 yıl 3 ay! Ne yapmış bu çocuk Allahaşkınıza! Söyleyin ne yapmış? Kimi kesmiş? Kimi öldürmüş? Kime tecavüz etmiş? Kimin hanesine dalıp parasını pulunu çalmış? Nasıl bir adalet, nasıl bir cezalandırma anlayışı kardeşim bu? Acaba bu kararı veren yargıç kaçıncı yüzyılda, dünyanın neresinde yaşıyor? Boynuna sardığı poşusundan başka ortada kesin bir kanıt olmamasına rağmen nasıl oluyor da gözü kapalı 'terörist' ilan ediliyor? Gizli tanık diyor ki; "O attı!" Kanıt var mı peki? Yok! Mahkemenin savcısı bile diyor ki; "Katıldığı eylemde atılan bütün molotof şişeleri aylarca incelendi uzmanlar tarafından. Ama tek birinde bile Cihan Kırmızıgül'ün parmak izine rastlanmadı!" Ama kitapta 'illaki çocuğun hayatını gümletmek gerekiyor' yazıyor ya! Bitti işte! "Senin terörist olmadığına emin olan o koca koca hocalarının, durup durup sokaklarda yürüyen sınıf arkadaşlarının haykırışları filan bile bize vız gelir, tırıs gelir. Sen bir terö- rist-sin Cihan! Bit-ti!" diyorlar. İnanılır gibi değil. Sanki mahsus yapıyorlar milleti hoplatmak için. Korkunç bir sonuç bu.
Allah o çocuğa değil, evvela anasına babasına sabır versin. Emin olun taşınmaz böyle bir yük! Düşünün... Sen çabala, büyüt evladını belli bir yaşa getir. Ondan sonra o binbir emek ve umutla büyüttüğün evladın seni utandırmayıp milletin milyon dolarlar saçıp da giremediği Galatasaray gibi dünya çapında bir üniversiteye girsin. Üstelik de sınavda ancak ilk 1000'e girebilenlerin hak ettiği Endüstri Mühendisliği bölümüne. Ama ikinci sınıfa geldiğinde gençliğinin verdiği heyecanla kapılıp birilerinin peşine gitsin katılsın bir eyleme ve yakalansın. Sonra atsınlar zindanlara. Ve tam 25 ay tutuklu kalsın.
Bir ara insafa gelen mahkeme üyeleri amcaları, 'seni tutuksuz yargılayacağız artık' deyip çocuğunun koynuna geri dönmesine izin versin. Sen derin bi 'ohhh' çek. "Çok şükür!" de. Ama aynı mahkeme üyeleri 2 ay sonra çıkıp desin ki; "Düşündük. Taşındık. Ve Cihan'ın hem poşusuna, hem de hayatına ipotek koymaya karar verdik!" Allah'ım Allah'ım... Nasıl bir ruh halindeler acaba o ana ve baba? Kimselere yaşatmasın. Hiçbir anayı babayı böyle bir zulümle test etmesin. Yazık. Gerçekten çok yazık. Kendi oğlumun başına gelmiş olabileceğini düşünmeye çalışıyorum. İnanın düşünemiyorum bile. Kalbime sancılar giriyor. Ve sadece, "Yok! Bu gaddarlığa isyan etmemek mümkün değil!" diyorum. Sonra da haklı olarak soruyorum; "Eyyy Yüce Türk Adaletinin temsilcileri! Hadi vicdanınız yok anladık! Peki Allah'tan da mı korkunuz yok sizin? Ya bir gün o poşuyu sizin boynunuza dolarsa?"

Cihan'a 'poşu' nedeniyle 11 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkemeye sesleniyorum: Bu da benim poşum. Bana kaç yıl vereceksiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA