Mehmet Altan; teorisyen, akademisyen, edebiyatçı, köşe yazarı, yorumcu, iyi baba, duygusal oğul, âşık koca ve 40 yıldır yazının içinde biri olarak ilk kez bir talk-show'un sunuculuğunu üstleniyor. Üstelik haftanın beş günü Cine 5'te, bir buçuk saat boyunca, pek de içine girmediği bir dünyanın renkli konuklarını ağırlayarak. Yalnız değil. Yanında sinema ve tiyatro dünyasının başarılı isimlerinden İpek Tuzcuoğlu var. Aralarındaki uyum dikkat çekici, ekranda çok da eğlendikleri belli. Ortak özellikleri olduğunu fark ettiğim hayata sezgisel yaklaşımları, onları birbirine yaklaştırmış. Söz konusu Başka Yerde Yok programı olunca, partnerlerin uyumu da çok önemli... Dirsek atmayacak, ayağına basmayacak, hızlı düşünüp, hızlı soru soracaksın ve bunu yanındaki insanla ahenk içinde yapacaksın. İpek Tuzcuoğlu ve Mehmet Altan'la sohbet ederken, 10 sene önceyi hatırladım.. Ne mutlu ki televizyonculuk hayatına başladığım ilk programdı, Başka Yerde Yok. Ve her partnerle hayata dair, başka hiçbir yerde olmayan şeyler öğrendim...
MEHMET ALTAN
İpek'in profesyonelliğine rağmen, kendi duygularını saklama profesyonelliği yok. Türkiye'yi dönüştürmek ve olması gereken noktaya getirmek için mi bütün enerjiyi vermek lazımdı? Yoksa bireysel kariyeri daha yeryüzü genelinde yapmak mı? İkisi arasında kalabiliyorum. Türkiye'de, dünyanın hiçbir yerinde olmayacak bir görüntü yaratarak, yetersizliğini şarlatanlıkla örtmeye çalışan çok fazla adam var. Ürkütücü! Türk medyası, duyarsızlaştı. Mesela 19 maden işçisi, bir özen olsa ölmeyecekti. Aslında biz öldürdük 19 maden işçisini. 19 general, 19 bakan, 19 başbakan, 19 emniyet genel müdürü olmadığı için hiç aldırmadık. Medyada hep siyasi işler konuşuluyor.
İPEK TUZCUOĞLU
Mehmet Altan beş cümleyle o insanı size özetleyebilir. Hani özel teşkilatlarda bazı medyumlara danışılıyor ya... Beş dakikalık mülakat yaparak bir insanı çözebilir, hoca. İnsan tahlili konusunda MİT'e danışmanlık yapmalı. Ayıplanacağız diye korkuyoruz. Kınanacağız diye korkuyoruz. O yüzden de kendi kendimize yalanlar üreten bireyler haline geliyoruz. Kendimizi kandırıyoruz, hep statülerden, etiketlerden kaynaklanıyor bunlar. Ben, daha özüme yakın olmayı seçtim. Şöhretin insanı kendi hapishanesine kapattığını görüyorum Türkiye'de. Ben hapishanede yaşamayı tercih etmedim. O yüzden belki biraz daha farklı görünebilirim. Stratejilerim yok.
- Yazıda 40 sene size ne öğretti?
- M.A: Nispi olarak hayatın tüm sırlarına vakıf olduğumu. 40 yaşa kadar anlamazsınız. Yani bir boşluktan gelip bir boşluğa gidiyorsunuz. Bir de en büyük eksikliklerden biri hayata parça parça baktığınız zaman hayatın bütününü göremiyorsunuz. Bu sosyal hayatın bize hazırladığı en büyük tuzak. Hayatın hepsi bir bütündür. Sen onu bölersen toplamda ne yaşadığın ve nasıl yaşadığın kalıyor.
- Neleri kaçırdığınızı düşünüyorsunuz?
- M.A: Bütün enerjimi Türkiye'yi dönüştürmek ve geliştirmek, olması gereken noktaya getirmek için mi vermem lazımdı? Yoksa bireysel kariyeri daha yeryüzü genelinde mi yapmam lazımdı? İkisi arasında kalabiliyorum.
KIRILDIYSAM MUTLAKA SÖYLERİM
- Kendinizi Türkiye'yi dönüştürmeye adamış biri olarak DTP'nin kapatılmasına ne diyorsunuz?
- M.A: Aslında büyük bir kavga var devletin içerisinde. Değişmesini isteyenlerle eskisi gibi yönetilmesini isteyenler. Neden hep sıkça AB'den bahsediyorum, çünkü Türkiye'nin iç dinamikleri zayıf. AB gibi bir dünya enerjisi olmadan burası kendi sorunlarını aşabilme noktasına gidemiyor. Aslında özü itibariyle AB süreciyle Türkiye, köylüleşmekten kurtulma dinamiklerini harekete geçirdi. Az bir şey değil. AKP'nin kendi kapatılırken ayağa kalkıp, DTP kapatılırken hiçbir şey yapmaması bir çifte standart. İlkeler bütünü üstünden hareket etmeli. Onları yapmadığı için de çok olumlu adımlar atmasına rağmen sıkışıyor. Mesela bugün Kürt açılımı çok önemli bir şey. Ama iki taraf da zorlanıyor. İki taraf da buna sistem olarak bakamıyor. Siyasetçi olarak bakıyor. Türkiye'deki siyasi kazanım üzerinden hayata bakmak en çok siyasetçiye kaybettiriyor.
- Mehmet Altan'ın teorisyen, akademisyen, iktisat profesörlüğü, köşe yazarlığı özelliklerinden hangisi ön planda Başka Yerde Yok'ta?
- İ.T: Çok neşeli olması daha göze çarpıyor programda. Heyecan verici, çünkü öğrenmediğim ya da merak ettiğim birçok boşluğu Mehmet Hoca dolduruyor.
- Her gün bir buçuk saat yan yanasınız. Siz İpek Tuzcuoğlu'nda neyi keşfettiniz?
- M.A: Saydamlığı, iyi niyeti ve bunun üstüne konan tiyatro yeteneği, zaten seni çeken makine ile ilişkisi belirli bir renkliliği oluşturuyor. İpek'in profesyonelliğine rağmen kendi duygularını saklama profesyonelliği yok. Duyguları gözlerinden okunuyor. Bu programda iplerin kimin elinde olduğundan çok, ahenk nasıl diye bakıyorum. Bilmediğim bir dünyayı izlemek ve tanımak istedim.
- İ.T: Üzüldüysem, kırıldıysam bunu bir şekilde söylerim. Düşündüğümü söylemem gerekiyor mutlu olabilmem için, çünkü hayat felsefeniz ile yaptığınız şeyin tutarlı olması gerekir ki, ruhunuz büyüsün.
- 'Bu dünyayı tanımak istedim,' dediniz... Karşınızda bu dünyadan konuk olarak oturanlarda sizi en çok kim şaşırttı?
- M.A: Benim yaşımdaki insanlar (56) artık çok şeye şaşmazlar ama gerçek insan çok az gördüm. Evrensel ölçülerle baktığım zaman, Türkiye'nin lunapark gibi dediğim o görsel medyası içinde dolanıp, ama yeryüzü çizgilerinin çok altında kalan, büyük bir malzeme gördüm. Çok bilinçli sahtekârlıklarından ötürü kimi kişilerde de hayrete düştüm.
- 15 dakikada insanları çözebiliyor musunuz?
- M.A: 40 yıldır yazı yazan insanım. İnsanları daha kapıdan girerken anlarım. Başka türlü, yazıda başarılı olamazsın.
- Sezgilerinize her şeyden daha mı çok güvenirsiniz?
- M.A: Başka türlü ayakta kalamazsın. Bende 'Bir şekilde yanıldım,' diyemeyecek kadar sezgilerimin hakimiyeti söz konusu.
- İ.T: İnanılmaz bir teşhisi var hocanın. Programa gelen bazı konuklar kendilerini satmaya çalışıyor. Kendilerini yaşamıyorlar. Bence Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri bu. Dikkat ediyorum, herkeste bu çaba var.
- Bu talk-show'a 'Evet,' demeden önce tereddüt ettiniz mi hiç?
- M.A: Evet. Programın daha nispi magazin olma özelliği, acaba bir şekilde benim dalgakıranımı zorlayabilir mi diye bir miktar düşündüm. Programın özümle ilintisini düşündüm. Ama bir sorun olmadığını da gördüm sonra...