Başbakan Erdoğan'ın hoş yanları da var, boş yanları da... Mesela geçen gün DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) toplantısında bir konuşma yaptı. Diyor ki:
"Bugün İstanbul ne ise, Van, Diyarbakır, Hakkari de öyle olmalı. Bunu başardığımızda, 'Biz bu işi başardık' diyeceğiz."
Güzel bir hayal değil mi? Hakkari, İstanbul gibi olacak... Evet, hoş laflar bunlar ama aynı zamanda boş!
Çünkü Hakkari hiçbir zaman İstanbul gibi olmayacak. İstediğiniz kadar devlet yatırımı yapın, mümkün değil.
Geçen gün burada küreselleşmeden söz ettim. Küreselleşmenin önemli sonuçlarından biri ekonomi birimini ' ülkeden' çıkarıp, ' bölgesel' hale getirmesi.
Şöyle: Küreselleşme bir ülkedeki belli bölgeleri ve belli kentleri ön plana çıkartıyor. Sermaye oralarda yoğunlaşıyor. Oraları zenginleşiyor. Diğer kentler ve bölgeler taşralaşıyor.
Bunun sonucu olarak söz konusu kalkınmış yerlere göç oluyor.
Daha önce de yazmıştım: Japon uzmanlar gelip araştırma yaptı. İstanbul'un nüfusu 2020'de 23 milyona dayanacak. Hoşumuza gitse de böyle olacak, gitmese de...
Bu ' iradi' bir durum değil. Yani belli bir ' özne' buna karar vermiyor. Kimse, "Hadi İstanbul'a göç olsun" demiyor. İşte bu yüzden Hakkari hiçbir zaman bir İstanbul olmayacak. Çünkü sermaye oraya gitmeyecek.
Buna karşılık eğer terör durursa ve Kürt meselesi çözülebilirse, en şanslı kentlerden biri Diyarbakır . Huzur ve güvenlik sağlanırsa, altyapı sorunları giderilebilirse, sermaye oradaki ucuz emeğe iltifat edebilir. Kuzey Irak başta olmak üzere Ortadoğu ile ticaret çekici olacaktır.

***
Başbakan Erdoğan'ın hoş ama boş laflarından biri de şu 'sınır ötesi askeri operasyon' meselesi. ABD'nin hegemonyasındaki bir bölgeye, ondan izin almadan operasyon yapamayız. Nokta! '
Yaparız, ederiz, biz karar veririz' türü sözler bazı vatandaşlarımızın hoşuna gidebilir elbette. Gurur duyabilirler. Ancak mümkün değil.
Eğer önümüzdeki günlerde bir operasyon olursa... Bilin ki ABD izin vermiştir.
Aksi takdirde, Başbakan 'hadi gidin' dese dahi ordumuz böyle bir maceraya atılmaz.