İki ayaklı eleminasyon maçlarında ilk 90 dakikada ev sahibi için iki öncelik var: kazanmak ve gol yememek... Şampiyonlar Ligi'nde ikinci grup kalktıktan sonraki 9 yılda ikinci turdaki 72 eşleşmede ilk maçı içerde oynayan ikinciler 24, liderlerse 48 kez turu geçmiş; her sene en az bir ikinci çeyrek final alma vizesi başarmış. Bu yıl neden bunların arasına Galatasaray da girmesin diyerek tutmuştu sarı-kırmızılılar TT Arena'nın yolunu... Kura da uygundu. Rakip krizdeki Schalke idi.
Alman ekibi İstanbul'a eksiklerini önemli ölçüde gidermiş olarak gelmişti. Farfan-Huntelaar-Bastos, tehditkar bir üçlüydü. Fatih Terim'in buna yanıtı Burak-Drogba-Sneijder üçlüsü ile başlamaktı.
Galatasaray'ın sol kanadı maçın hemen başında kırmızı alarm verirken, TT Arena 12'de Burak'ın Cl'deki 7. golüyle ayağa kalktı. Golde Sneijder'in topu çalışı, hemen Drogba'ya oynayışı, onun Selçuk'a ve Selçuk'un da Burak'a pası güzeldi ama en önemlisi Burak'ın topuk hareketiyle Höwedes'i ekarte edişiydi. Galatasaray kalan sürede böyle bir pozitif hareketler zincirini bir daha oluşturamadı.
Galatasaray, oyunu dengelediği, hatta ikinci gol için defansı göz ardı ettiği devrenin sonlarında golü yiyiverdi. Zincirleme hatalarla Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu Cimbom. Hamit'ten başlayan hatada Dany'nin hem kendisini hem Melo'yu oyundan düşürmesiyle Schalke çok değerli bir gol buldu. Devrede Hamit sahada kalırken, Sneijder'in çıkıp Amrabat'ın girmesi ilginçti. Bu hamle ile Drogba sahada en iyi anlaştığı arkadaşını kaybetmiş oldu. Fildişili'nin Nordin Amrabat ve Burak Yılmaz'a gollük paslarını da bu iki isim değerlendiremeyince sarı-kırmızılılar 1-1'e razı oldu.
Hakem Collum'un kart isteyen Muslera'ya çıkardığı sarı kart tribünlerin tepkisini çekti. İskoç'un kopya pozisyonda Jones'a çıkardığı sarı kartla bu futbolcuyu cezalı duruma düşürmesi bizimkilere 'standart' dersiydi.